ANNE GUGUKÇUĞUN KUTSAL GÖREVİ

Doğum… Ölüme değin devam edecek sürecin başlangıcı…Canlıların dünyaya “merhaba” dedikleri o andan itibaren başlıyor yaşam savaşı. İnsanlarda olduğu gibi diğer canlıların bir çoğunda da yeni doğanlar anne ve baba koruması altında erişkinliğe ulaşabiliyor.

Ancak, doğum öncesinin de kendine özgü kuralları var. Yavru daha doğmadan önce anne ve babanın üzerine sorumluluğunu yükleyiveriyor… Tıpkı Yenişehir’deki elektrik direğinin ucundaki iki gugukçuk yumurtası gibi…

Tedirgin bakışlarıyla çevreyi kolaçan eden anne gugukçuğun, yuvadaki iki yumurtayı olabildiğince sıcak tutmaya çalıştığı anlaşılıyor. Arada bir çok dikkatli biçimde yerinden kımıldayarak, yuvadan aşağıya sarkan çırpıları gagasıyla bir araya topluyor. Sonra aniden uçup gözden kayboluyor.

Avuç içi büyüklüğündeki yuvada iki beyaz yumurta, kış güneşinin altında parlıyor. Metrelerce aşağıdaki ana caddeden araç ve insan gürültüleri yayılıyor. İki farklı dünya, her ne kadar aynı havayı solusa da, hiç birinin diğerinden haberi yok henüz… İnsanlar, araçlarıyla ya da yaya olarak günlük koşuşturmalarını sürdürürken, yumurtadaki iki yavru, doğacak günü bekliyor.
Yumurtaların tamamen savunmasız kalması çok değil birkaç dakika sürüyor.

Anne gugukçuk yeniden gözüküyor ve özenle yumurtaların üzerine oturuyor. Akıp giden hayatın metrelerce yukarısında, yavrularını sıcak ve güvende tutmaya çabalıyor. Kendine ve yavrularına yeni bir hayatın kapılarını aralama çabaları adeta bakışlarına yansıyor.

Cumhuriyet Caddesi’nin dikkatli esnafları, bu tür manzaralara alışmış görünüyorlar. Gugukçuk, en çok bir hafta önce yumurtlamış. 2 hafta içinde yavruların yumurtadan çıkabileceği söyleniyor. Yavrular, bir aksilik yaşanmazsa, ilkbahar aylarını bu yuvada uçuş talimleriyle geçirecekler. Böylece doğanın kendine özgü kuralları hep işlemiş olacak ve onlar da anne ve babaları gibi böylesi önemli görevleri üstlenecekler. İnsan eli müdahale etmediği sürece bu hep böyle sürüp gidecek… (21 Şubat 2007)