SON DAKİKA
Hava Durumu

ZİYNET EŞYALARI, KAĞIT PARA VE TİCARET MALLARININ ZEKATLARI

Yazının Giriş Tarihi: 04.06.2018 21:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.06.2018 21:36
Altın ve gümüşten yapılan ziynet eşyalarının zekâta tabi olup olmadığı sahabe devrinden beri tartışılan bir konudur. Hanefi mezhebine (yani İmam-ı Azama) göre altın ve gümüşten yapılan süs eşyaları zekâta tabidir. Bilezik, kolye, gerdanlık gibi kadın süs eşyaları nisaba ulaştığı andan itibaren üzerinden bir sene geçtiğinde, o günkü altın fiyatı üzerinden değeri bulunur ve kırkta bir zekatı ödenir. Diğer mezheplere göre de belli bir orana ulaştığında ziynet eşyalarının zekatı verilir. Ortak görüş şudur. Altın ve gümüş dışındaki şeylerden yapılan süs eşyaları zekata tabi olmazlar. Erkekler tarafından kullanılması dinen yasak olan altın ve benzeri süs eşyalarının tamamı zekata tabiidir.
Madeni ve kağıt paralara gelince: Tarihin ilk devirlerinde alışveriş trampa usulü ile yapılıyordu. Yani mal, başka bir malla değiştiriliyordu. Daha sonra altın, gümüş ve paralar temel mübadele (alışveriş için) araç olmaya başladı. Piyasalarda itibari değeri olan banknot ve madeni paralar tedavülden kaldırılan gümüş ve altının yerini aldı. Ortak görüş ve anlayışa göre her ne çeşit para türü olursa olsun 80 gram altın veya 562 gram gümüş değerine ulaşmış çek, senet ve diğer kağıtların zekata tabii olduğu açıktır.
Şu gerçeği net olarak bilelim: Günümüzde altının, gümüşün yerine banknotlar oturmuştur. Ücretler, maaşlar, alışverişler onunla yapılmaktadır. O halde kâğıt paraların şeri para olan altının ve gümüşün yerine oturması ve mübadele aracı olarak kullanılması, fakir ve yoksulun, miskin ve borçlunun onda hakkı olduğunu doğrulamaktadır. O halde o paraların zekâtı mutlaka verilmelidir. İster kendi başlarına olsun, ister altın, gümüş ve diğer imkânlarla olsun ortak olarak nisab miktarına ulaşınca zekatı verilmelidir ve farzdır.
Ticaret mallarının zekatına gelince: Kuran-ı Kerim’de “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın temizinden ve sizin için yerden çıkardıklarımızdan infak edin, yüz yummadan alamayacağınız adi, bayağı şeyleri vermeye kalkmayın. Bilin ki Allah müstağnidir, övülmeye layıktır” buyurmaktadır. (Bakara suresi ayet 267.)
Buradaki “Kazandıklarınızın temizlerinden infak edin (verin emri) anlam olarak ticari yolla kazanılan ve elde edilen mal, kazanç manasını ifade eder ve zekatını vermek gerekir. Şanlı peygamberimiz sahabeye “Ticaretle elde edilen mallardan zekat vermelerini emir buyurmuştur.” Burada bilinmesi gereken ticaret mallarının zekatının farz olması için aranan nisab miktarı yıl başında mı, yıl sonunda mı konusu ve ödemenin aynı yolla mı yahut nakdi yolla mı yapılması hususu tartışılmıştır. Bu arada günümüzde gümüşün değer kaybı altına göre çok farklı olduğu için nisabın altın üzerinden yapılması kesinlik kazanmıştır. Ticaret mallarında sene sonunda nisabın hesaplanması uygun ve doğru olanıdır. Asıl olan şudur. Tüccar (ticaret erbabı) sene sonunda sahip olduğu mallarının, alacaklarının ve eldeki paraların tamamını hesaplar, bir araya getirir ve ona göre kırkta bir zekatını öder. Tabi bu arada borçlarında dikkate alınması önem arz eder. İsteyen zekatını mal olarak öder, isteyen para olarak öder.
Şu konuyu tekrar iyi anlayalım: Mükellefin durumunu en iyi kendisi bilir. Aile bütün ve ortak kese kullandığı için altınlar, bilezikler, kolyeler, dolarlar, eurolar ve diğer paralar, alacaklar ve eldeki mal toplu olarak hesaplanır ve bunun üzerinden kırkta bir zekat verilir. Efendim param var hanıma bilezik aldım. Sonrada gerdanlık aldım, kolye aldım. Zekat zamanı gelince “Vallahi mal kadının isterse verir” demek, ona bir şey alacağın zaman hanımın boynunda, kolunda bu kadar altın var, şu parayı tutar hesabı yapmak sadece kendimizi kandırmak olur. Allah her şeyi bilir ve görür. Onu kandırmanız mümkün değildir. Onun için dikkatli olmak gerekir.
Devam edecek…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.