“Bir gün, mali ve iktisadi işlerde uzman olan yüksek dereceli bir memura sordum. Sizin iktisadi anlayışınız nedir? Liberalist misiniz, sosyalist misiniz? Memur kızardı, cevap vermekten çekindi,  tereddüt etti. Israr üzerine, liberalist iktisadi görüşte olduğunu, fakat emredilirse sosyalist görüşe uygun bir program da hazırlayabileceğini söyledi. Kendisine teşekkür ettim. Memur haleti ruhiyesi budur. Devletin başında hangi zihniyet varsa ona uygun hareket eder. Bizim büyük devlet anlayışımızın neticesi budur. Memur da emir kulu adam hüviyetindedir.  Uzun tarihi anane içinde böyle gelmiş. (Bakınız  Dündar Taşer’in Büyük Türkiye’si. Sayfa 134-135.)  Bu örneği şunun için verdim. “Türkiye İstatistik Kurumu” (TÜİK) enflasyonu verilen emir üzerine, istenilen rakamlara göre tespit etmiştir. Zamlar ona göre ayarlanmıştır. Ancak doğalgaza, elektriğe, suya, akaryakıta, pirince, bulgura, kuru fasulyeye, nohuta, mercimeğe, ulaşım vasıtalarına, sebze ve meyvelere, temel gıda ürünlerine, temizlik malzemelerine, kırtasiyeye, harcırahlara, vergilere, ev kiralarına yapılan zamlara bakınca işçi ve emeklinin aldığı zamlar şimdiden fos çıkmıştır. Birilerinin tabiri ile “sıradan insanlarla, sıradan olmayan insanlar” ayrılırsa ona sözüm yoktur. Merhum Dündar Taşer “Devlette nizam ve iktisadi gelişmeye dair şöyle diyor; “Başkalarının döşediği raylar üzerinde lokomatif  hareket ettirmekten ibaret olan anlayış yanlıştır. Asıl olan, esas olan iş, prensiplere bağlı kalarak millete huzur ve mutluluk getirmektir. Para peşinde koşan, makam ve itibar, mevki peşinde koşan, bir de ilim ve sanat peşinde koşan aileden bahseden Thomas Mann’ın romanını bu bağlamda örnek vermektedir. İğneyi kendine batırmadan, çuvaldızı başkalarına batıranların sorgulamaları gereken vicdanlarıdır. Tebdili kıyafet edip de pazara çıkan Hz. Ömer’in mesuliyetinin hissedilmesi lazım diye düşünüyorum. “Emek, insan şahsiyetinin bir parçası ve yapıcı bir unsurudur. Emeğe saygı duymayan, emeği korumayan bir görüş insana da saygı duymaz. Emek bir mal, bir eşya değildir. Emek sermayeye, sermaye de emeğe boğazlatılmamalıdır. Ekonomik ve dengeli bir gelişme, adil bir şekilde emek, sermaye bütünleşmesi ile mümkün olur. Ülke bütünlüğünü parçalamak isteyenler Türk işçisini köleleştirmek isteyen kapitalist ve emperyalist akımlardır.” (Bakınız Alparslan Türkeş Dava Sayfa. 226) Gelinen noktada zamlar can yakarken, maaş artışları ölme de sürün mantığının ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır.