Milletimizdeki var olan milli ve manevi ölçüleri yaşayan bütün kurum ve kuruluşlarıyla yani müesseseleriyle milli ölçülere yaslamak ve dayandırmak zorundayız. Bunu yapmadan aydın geçinenler ayrı, halk ayrı telden çalarsa kumanda kademesiyle irtibatı olmayan bir ordunun haline düşeriz. Yani muvaffakiyet ve zafer bize hiçbir zaman gülmez. Burada çok hassa bulduğum bir noktaya gelmek istiyorum. Geçmiş yıllarda oldukça zengin varlıklı bir adam halktan birisi olarak şu soruyu soruyor: “Evladım bu devrimci, sosyalist geçinenler ne istiyorlar. Benim anladığım şu malın, bu mülkün devlete ait olmasını istiyorlarmış. Peki, bizim malımız, mülkümüz kimin? Devletin değil mi? Biz harbi umumide mısır koçanlarını otla karıştırıp niçin yedik? Devlet olmadıktan sonra malın, mülkün ne anlamı var evladım” diyor. Bu sözler Türk Halkı’nın çok yüksek ve mukaddes devlet anlayışının ve şuurunun neticesidir.
Kıymetli Okuyucularım,
Doğudan, batıdan birtakım garabet numuneleri toplayan milli ve manevi inanışlardan kopmuş zavallıların tutumları bana şunları hatırlatıyor. Türkiye’den çalıp çırpıp Londra’dan, Washington’dan, İsviçre’den mekan olanlar oralara yatırım yapanlar, milli anlayıştan uzaklaşmış, vatan topraklarını satmaktan utanmayanların yani çakma milliyetçilerin, çakma muhafazakarların, çakma dindarların yukarıdaki soruya muhatap olan devrimcilerle, sosyalistlerle hatta diğer “İzmlerle” ne farkı kalıyor. Geldiğimiz nokta belli. Terör, cinayet, hırsızlık, yolsuzluk, fuhuş, zina, dolandırıcılık almış başını gidiyor. 1938’den sonra yaşadığımız en çirkin olayların zeminini hazırlamayanların kimler olduğu bilinmektedir. Maskeleri düştüğü gün pişmiş kelle gibi sırıtacaklardır. Ömrü olanlar görürler. Öyle bir hale geldik ki maskeli balo salonundayız zannediyoruz. Malum ya şimdilerde maske moda oldu.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
YÖNETİCİLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİDİR
Kıymetli Okuyucularım,
Milletimizdeki var olan milli ve manevi ölçüleri yaşayan bütün kurum ve kuruluşlarıyla yani müesseseleriyle milli ölçülere yaslamak ve dayandırmak zorundayız. Bunu yapmadan aydın geçinenler ayrı, halk ayrı telden çalarsa kumanda kademesiyle irtibatı olmayan bir ordunun haline düşeriz. Yani muvaffakiyet ve zafer bize hiçbir zaman gülmez. Burada çok hassa bulduğum bir noktaya gelmek istiyorum. Geçmiş yıllarda oldukça zengin varlıklı bir adam halktan birisi olarak şu soruyu soruyor: “Evladım bu devrimci, sosyalist geçinenler ne istiyorlar. Benim anladığım şu malın, bu mülkün devlete ait olmasını istiyorlarmış. Peki, bizim malımız, mülkümüz kimin? Devletin değil mi? Biz harbi umumide mısır koçanlarını otla karıştırıp niçin yedik? Devlet olmadıktan sonra malın, mülkün ne anlamı var evladım” diyor. Bu sözler Türk Halkı’nın çok yüksek ve mukaddes devlet anlayışının ve şuurunun neticesidir.
Kıymetli Okuyucularım,
Doğudan, batıdan birtakım garabet numuneleri toplayan milli ve manevi inanışlardan kopmuş zavallıların tutumları bana şunları hatırlatıyor. Türkiye’den çalıp çırpıp Londra’dan, Washington’dan, İsviçre’den mekan olanlar oralara yatırım yapanlar, milli anlayıştan uzaklaşmış, vatan topraklarını satmaktan utanmayanların yani çakma milliyetçilerin, çakma muhafazakarların, çakma dindarların yukarıdaki soruya muhatap olan devrimcilerle, sosyalistlerle hatta diğer “İzmlerle” ne farkı kalıyor. Geldiğimiz nokta belli. Terör, cinayet, hırsızlık, yolsuzluk, fuhuş, zina, dolandırıcılık almış başını gidiyor. 1938’den sonra yaşadığımız en çirkin olayların zeminini hazırlamayanların kimler olduğu bilinmektedir. Maskeleri düştüğü gün pişmiş kelle gibi sırıtacaklardır. Ömrü olanlar görürler. Öyle bir hale geldik ki maskeli balo salonundayız zannediyoruz. Malum ya şimdilerde maske moda oldu.