Bu kaçıncı baskı, kaçıncı demeç! Sayısını bilen var mı, sormak lazım. 27 yıl önce Yenişehir’e geldiğimde özel hobim olduğu için Kocasu’da balık avlıyordum. Bağazköy’den, Dereyörük Köyü’ne kadar arkadaşlarla balık tutuyorduk. Bazen komşulara da veriyorduk. Hatta bir seferinde kulakları çınlasın Jandarma Komutanımız Fakı Başçavuşumla, Hayriye Köyü’nün yakınlarında piknik yapıp balık yemiştik. Suda temizdi, balıkta temizdi. Son yıllarda Kocasu zehir akmaya başladı. Yapılan Boğazköy Barajı’da çare olmadı. Balık ölümleri sahada sıklaştı. Sulama neticesinde birçok ürün başta Yenişehir sakinleri olarak sofralarımıza şüpheli olarak gelmeye başladı. Onun için üreticilerimiz, tarımla iştigal eden vatandaşlarımız, kendi ürünlerini yerken samimi oldukları dostlarına kendi imkânlarıyla açtırdıkları sistemle yapılan sulamadan istifade eden ürünlerin yenmesini tavsiye etmişlerdir. Kendileri de o ürünleri yemektedirler.
Canları sağ olsun seçimlerden seçime sayın siyasetçiler bol nutuklarla konuyu gündeme getirirler ve mutlaka çözüm bulacaklarını vadederler. Bol bol alkış alırlar. Tabi oyları da götürürler. Seçim bitti mi, konu kapanır. Ta ki yeniden balık ölümlerinin olmasına kadar. Şuanda olduğu gibi ilgililer yine demeç üstüne demeç parlatırlar. Numunelerden, tahlillerden bahsedilir. Kirliliğe sebep olan tesislerin uyarıldığı söylenir. Hatta ceza kesildiği lanse edilir. Tabiri caizse topluma susması için yem verilir. Neticede değişen hiçbir şey olmaz. Bu güne kadar olmamıştır. Burada bir nokta gözden kaçırılmamalıdır. Bu iş mülki idarelerin işi değildir. Kesinlikle siyasi otoritelerin işidir. Üretici de, tüketici de bu tutumdan rahatsızdır. Yenişehir buna layık değildir. Gelecek günlerde bu kirliliğin birçok hastalığın habercisi olmayacağını kim garanti edebilir? Allah korusun böyle bir durumda vicdanlar rahat olabilir mi? Ben siyasetçi falan değilim. Kanaatimi söylüyorum. Elini masaya vuracak “Ya hep, ya hiç” diyecek siyasetçilerin devreye gidermesi lazım. Özellikle iktidar mensuplarının konuyu güncelleştirmelerinin lüzumuna inanıyorum. Sık kullandığım bir sözle yazımı bitirmek istiyorum. “Kavun aldım zannederek, Ebu Cehil karpuzu ile zehirlenmeyelim.” Hem Kocasu’yu, hem Yenişehir Ovası’nı Allah rızası için zehirden, kirden kurtaralım.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Zekeriya Kılıç
YENİŞEHİR’DEKİ BALIK ÖLÜMLERİ VE MESULLERİ
Canları sağ olsun seçimlerden seçime sayın siyasetçiler bol nutuklarla konuyu gündeme getirirler ve mutlaka çözüm bulacaklarını vadederler. Bol bol alkış alırlar. Tabi oyları da götürürler. Seçim bitti mi, konu kapanır. Ta ki yeniden balık ölümlerinin olmasına kadar. Şuanda olduğu gibi ilgililer yine demeç üstüne demeç parlatırlar. Numunelerden, tahlillerden bahsedilir. Kirliliğe sebep olan tesislerin uyarıldığı söylenir. Hatta ceza kesildiği lanse edilir. Tabiri caizse topluma susması için yem verilir. Neticede değişen hiçbir şey olmaz. Bu güne kadar olmamıştır. Burada bir nokta gözden kaçırılmamalıdır. Bu iş mülki idarelerin işi değildir. Kesinlikle siyasi otoritelerin işidir. Üretici de, tüketici de bu tutumdan rahatsızdır. Yenişehir buna layık değildir. Gelecek günlerde bu kirliliğin birçok hastalığın habercisi olmayacağını kim garanti edebilir? Allah korusun böyle bir durumda vicdanlar rahat olabilir mi? Ben siyasetçi falan değilim. Kanaatimi söylüyorum. Elini masaya vuracak “Ya hep, ya hiç” diyecek siyasetçilerin devreye gidermesi lazım. Özellikle iktidar mensuplarının konuyu güncelleştirmelerinin lüzumuna inanıyorum. Sık kullandığım bir sözle yazımı bitirmek istiyorum. “Kavun aldım zannederek, Ebu Cehil karpuzu ile zehirlenmeyelim.” Hem Kocasu’yu, hem Yenişehir Ovası’nı Allah rızası için zehirden, kirden kurtaralım.