Sevgili okuyucularım.
Atalarımız ne güzel ne kadar doğru söylemiş: "Kimi yer kimi bakar. Kıyamet ondan kopar." Yiyenler belli bakanlar da belli. Gösteriş budalası, haramzadeler sözde insanlık sergiliyorlar. Sözde reklam yapıyorlar. Ya da sözde bölgelere göre yemek tanıtımı yapıyorlar. Merhum Kaygusuz Abdal diyor ya: "Şu Âdem dediğin el ayakla baş değil, Âdem manaya derler suratla kaş değil." Tıpkı bunun gibi bu gösteriş budalalarının elinin cilalı olması, kaşının gözünün bakımlı olması bunların adam olduğuna işaret etmez. Bırakın adam olmayı bunlara insan demek bile fiziki yapıdan ileri gitmez. Bunlar manen çökmüş, çürümüş, kokuşmuş insan kırıntılarından başka ne olabilir? Bir bakıyorsunuz bonfileler, biftekler, antrkotlar, kebap çeşitleri, şişler, fırında et çeşitleri, yanında dolmalar, salata garnitürler, çeşit çeşit içecekler. Tatlıların haddi hesabı belli değil. Baharatların sayısını zaten bilemiyoruz. Kadayıflar, baklavalar ve daha nice yemek çeşitleri. Bir de tadına bakıyor zibidi ki sormayın. Lokmayı ağzına almadan şöyle bir kokluyor. Sonra gösterişli şekilde ısırıveriyor. Baş yüz hareketleri, jest ve mimikler ayrı bir budalalık. Ağzından çıkan muhtelif sözler şöyle: "Vallahi ne söyleyeyim. Olmaz böyle bir tat, böyle bir lezzet. Ustam, teyzeciğim ellerinize sağlık. Bize de afiyet olsun. Vallahi ne söyleyeceğimi bilemiyorum." Buna benzer şişirmeli sözler.
Peki, kardeşim bunları milyonların gözü önünde yapıyorsunuz ve tanıtıyorsunuz. İyi hoş da bu imkanlara sahip olamayan, yiyemeyen, bırakın almayı, bir tabak bulgur pilavı ve bir porsiyon kuru fasulyeyi bile tatmaktan aciz ve yoksun olan insanlarımız, hele hele çocuklarımızın psikolojik durumunun ne olduğunu hiç düşündünüz mü?
Bir de bu gariban ailelerin yapısını düşünün. Çocuğun, "Babacığım, anneciğim ya da dedeciğim biz de alalım, biz de yiyelim mi, ben de istiyorum" serzenişlerini neyle izah edeceksiniz. Ulan utanmaz, terbiyesiz, görgüsüz gösteriş budalaları. Ondan sonra yapılan hırsızlıkların, işlenen vurgunların neyle nasıl tenkit edeceksiniz. Sizlerde zerre kadar insanlık kırıntısı var mı? Hiç olmazsa alın Kur'an-ı Kerim'in mealini Maun Suresi'nin mealini okuyun.
Bakınız yüce Rabbimiz ne buyuruyor: "Gördün mü o hesap ve ceza gününü yalanlayanları. İşte o yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar namazlarıyla gösteriş yaparlar. Ufacık bir yadıma bile engel olurlar." Bakınız Kur'an-ı Kerim meali Diyanet İşleri Başkanlığı sayfa 602 sure 107.
Konuyla alakalı daha onlarca ayet ve yüzlerce hadis vardır. Tabii bunlar inanan insanlar içindir. Tekrar yazıklar olsun, yere batsın sizin tanıtımlarınız diyorum.
Bu gidişlerin sonu hüsrandır, dalalettir, cehalettir. Güçlünün güçsüze hükmettiği engizisyon kalıntılarına artık son verelim…