“Lider ağaca benzer, halk köke benzer. Ağaçlara kökünden kuvvet gelir. Elinden geldikçe halkı incitme, yoksa kendi kökünü kazımış olursun” diyor Sadi Şirazi…
“Fani olan dünya sizi şımartıpta, baki olan ahretten alıkoymasın” diyor Hz. Osman.
“Bize lazım olan gömlek değiştirmek değil, içten değişmektir” diyor Ahmet Hamdi Tanpınar.
“Vazifelerin yerine getirilmesi kahramanlık değildir. Kahramanlık vazifenin bittiği yerde başlar” diyor.
Kazım Karabekir paşa “Menfaatler, çıkarlar, hırsların zehirli yemişleridir. Her biri ayaklarımıza vurulan bir zincirdir. Onlarla Allah’a gidilmez” diyor. Nurettin Topçu şimdi bir vatandaş olarak sormak istiyorum. Bu ihtiras, bu siyasi kinin sebebi nedir. Allah aşkına birileri çıkıp söylesin. Kim yalancı, kim sahtekar, kim müfteri, kim doğru, kim yanlış. Hak olan, doğru olan ve tek olan yol niye boş diye sormak gerekmiyor mu. Bu ülke de bilinmesi gerekenler niçin söylenmiyor. Irkçılık ve Turancılık davasından İstanbul iki numaralı sıkı yönetim Mahkemesinde yargılanan Üsteğmen Alparslan Türkeşin, Dr. Fethi Tevetoğlu’nun, Osman Yüksel  Serdengeçtinin ve 21 arkadaşlarının berat etmeleri bu yeni neslimize anlatıldı mı? Bunun benzeri olan Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy davalarının neden ve niçin incelendi mi? Arap Baharı denilen aldatmacaların nelere ve hangi siyasi sonuçlara sebep olduğu bir an olsun ele alındım. Bir ihtiras uğruna bu ayrıştırmanın sonu nereye varacak? 31 Mart akşamı 82 milyonluk Türk Devleti’nin birliği ve dirliği, bölünmez bütünlüğü hangi mantıkla izah edilecek. Siyasi partilerin ve siyasi liderlerle, siyasi kadrolarının söylemleri gerçekçi olmalıdır, inandırıcı olmalıdır.  Tehditlerle, tahriklerle ve kin kusan sözlerle bu manzara iyi olmaz. 1980 öncesini iyi hatırlayalım. Uzakdan kumandalı kirli ellerin vasıtasıyla binlerce gencimiz şehit olmuştur. Bunların içinde ayda 22 bin lira maaş alan yoktur. Artık son verilmesi gereken şeyler bilinmelidir. Allahımız hepimize hidayet nasip eylesin. Amin, amin…