Kıymetli okuyucularım, yıl 1963 olsa gerek. Yağmur duası için genç, ihtiyar, kadın, erkek, çoluk çocuk, insanlar toplanıyor. Toplanma alanı Kirazlık mevki denilen bir yer. Yaklaşık 5 bin kişiden bahsediliyor. Çorba kazanları kaynıyor. Sohbet yapan hocamız kudsi bir hadisten bahsederek sür emen masun yavrular, ot yayılan dilsiz hayvanlar, Allah denilince titreyen kalpler, ihtiyar halleriyle secde ve rükuya eğilen piri faniler(yaşlılar) olmasaydı sizin üzerinize durmadan bela yağardı, bela diyerek toplumun dikkatini çekiyordu. Sonra da şöyle bir ricada bulundu: Kıymetli kardeşlerim, aziz Müslümanlar sakın ola ki bana kızıp darılmayın. İçinizde küs ve dargın olanlar varsa burada barışsınlar ya da burayı terk etsinler. İçki müptelası olanlar, zina ehli olanlar, faiz alıp verenler, sihirle meşgul olanlar varsa ya tövbe etsinler, ya da buradan ayrılsınlar. Duaya öyle başlayacağız, öyle dua edeceğiz inşallah rabbimiz dualarımızı kabul eder. Allah’tan asla ümit kesilmez dedi. Kalabalıktan birçok insan ayrıldı. O anda bir delikanlı, “……… dayı, sen kardeşinle 6 yıldan beri dargınsın, niye burada duruyorsun” diyerek uyarıda bulundu. Adı geçen adam homurdanarak orayı terk etti. Çok güzel bir atı da var. Ben sana sorarım. Utanmaz, rezil benim dargınlığım senden mi soruluyor diyerek atına binip uzaklaştı. Hocamız duaya başladı. Gözyaşları, ağlamalar, feryatlar çoğaldı. Aradan takriben bir saat geçmeden müthiş bir yağmur başladı. Toplantı alanını terk ederek evlerine ulaşmadan köylerine varmadan yolda ıslandılar. Doyurucu bir yağmur yağdı. Saatlerce sürdü. Kıymetli okuyucularım, sizlerde beni yanlış anlamayın duanın bir adabı ve edebi vardır. Hani şarap mahzeni açarken besmele çeken kişiye bilge bir insan dur dur hele besmeleyle girilmez bu yere diyor ya tıpkı bunun gibi. Zina mahsulleri, hayasızlık, edepsizlik, hırsızlık, yalan, dolan, vurgun, adaletsizlik ve diğerleri sonrada dua. Camilerde bile birbirine küs ve dargın insanlar aynı saftadır. Şartlar yerine gelsin ki, Allahımız rahmetini versin.