Sevgili okuyucularım, bu millet döneklerden, cehalet denizinde yüzen salaklardan çok çekmiştir. Bir de koma beyinlerden ve diğer İzm’lerden de adeta canı yanmıştır. Rahmetli Mehmet Akif’in tabiriyle “DİLLİ DÜDÜKLER” her dönemde meydandadır. “Lafa bak hizaya gel” tabirinden densizin birisi çıkar ortaya. Kurban ibadetini kastederek “KAN AKITMAKLA İBADET OLMAZ” diyecek kadar inkâra saplanır. Birileri çıkar şehitlikte kafa çeker,  alkol haram değil diyecek kadar zırvalamaya başlar. Bilmediğin b….u, git mektebinde oku demekten başka söz bulamıyorum. Kur’an’ın bir tek ayetini hatta bir tek sözünü inkâr etmek açık küfürdür. Ancak “Ben alkolün haram olduğuna inanıyorum ama içiyorum” derse yani haram oluşunu inkâr etmezse kebair (büyük) günah işlemiş olur. Kurban olayı da böyledir. Yüce Rabbimiz “ Sizin kurbanlarınızın etleri ve kanları Allah’a ulaşmaz. Ancak takvanız (teslimiyetiniz) Allah’a ulaşır” buyurmaktadır. Kaldı ki, Hz. Ali’nin evlatlarından itibaren bütün ilahi dinlerde kurban vardır. Ne hikmetse yılbaşında kesilen hindiler tenkit edilmez. Bile bile çoğu meze olur. Yine yılbaşı tatili için Monte Carlo’ya, Paris’e, Beyrut’a kumara gidenlerin harcadığı dövizler hiç gündeme gelmez. Ama farz olan bir hac ibadeti için verilen paralar ağızlarda sakız olur ben buna argoda “ Züğürt tesellisi” diyorum. Hiç unutmayalım acı sirke küpüne zarar verir. Burada şu mısraları hatırlatmak lüzumunu hissediyorum. “Anlatmak onlardan, dinlemek bizden. İş lafa, söze icraata bağlandı. Geçebilmek için koca denizden, gemiler ördeğe, kaza bağlandı. Şiştik ihracattan vergi çalanlar her gün üstümüze yağdı yalanlar düğünü, bayramı aldı alanlar, dertler gamlar geldi bize bağlandı.” Merhum Abdürrahim Karakoç şöyle bitiriyor sözlerini. “Tellalın simsarın sayısı arttı. Kurnazın kazacak kuyusu arttı, Kösem Sultanların sayısı arttı, ciddiyet cilveye naza bağlandı”. Tabi yaratılanı yaratandan ötürü sevdiğimiz için üzülüyoruz. Değilse toplumda her çeşit insan bulunuyor. Öyle ya “ Ceddimiz maymun diyende var. İnsanız diyenler de var.” Hayırlı olsun, herkes soyunu sopunu bilir. Ben maymun soyundanım diyene ne diyebiliriz. Vallahi ne maymunlarla, ne de domuzlarla komşuluğumuz da yok, akrabalığımız da yok. Onların çekirdekleri bizim çekirdeğe benzemez. Daha önce yazdım. Bir Alman esnafa demiştim ki “Buranın iş ahlakı güzel, temizliği çok güzel, kanunlara saygı şahane. Benim anlamadığım domuz eti yiye yiye domuzlaşmışsınız. Kıskançlık ruhunuz ölmüş. Horozlar, köpekler, bile dişisini kıskanır” dediğimizde yüzleri kıpkızıl oldu ve şöyle dedi. “40 yıl önce bizde senin gibi düşünüyorduk. Gençliğimize sahip çıkamadık böyle olduk. Siz de Türkiye’de gençliğinize sahip çıkamazsanız 30 yıl sonra bizim gibi olursunuz” diyerek sözünü tamamlamış oldu. Biraz sağduyulu olalım. Neslimize, gençliğimize sahip çıkalım. Bırakalım artık kurbanla, hacla, namazla, oruçla uğraşmayı. Peki uğraşırsanız ne olur? Gayet açık. Evden kaçak gençlerin sayısı artar. Hırsızlık, terör artar. Uyuşturucu alanlar artar. Neticede gözyaşları durmaz. Eşek ölmüş zararı eve gelmiş derler.