Sevgili kardeşlerim. Zekat, fidye ve fitresini veren Müslümanların bu mali ibadetlerini ranta çevirmek isteyenlerin sayıları bir hayli artmıştır. İnanç sömürücüsü bu sosyal hırsızlara karşı elbette Müslümanın duyarlı olma mecburiyeti vardır. Sokaklarda bile bir sürü utanmaz. Kimisi dilsiz muamelesi yapıyor, kimisi sakat ve özürlü ayaklara yatıyor. Kimisi kucağındaki masum çocuğu bile uyku hapları ile uzun süre uyutarak dileniyor. Bunların bir kısmının bütçeleri çoğumuzun ekonomik durumunu satın alacak kadar vardır. Bir de bunların yanında değişik isim, unvan adı altında cemaatler, dernekler, vakıflar vardır. Bunların arasında maalesef devlet düşmanı, millete ihanet edenler bile mevcuttur. Öyle ki “Ellerinde, masada Kuran yok. Şeraitle idave olunmuyoruz, dolayısıyla hür değiliz” diyerek Müslümanları aldatan tipler bir hayli fazladır. Özellikle yurt dışında bunların faaliyetleri çok ileri derecededir. Şu gerçeği bir kere daha ifade etmek istiyorum. Zekat, fitre ve fidye Kuranı Kerimde 8 sınıfa verilebilir diye izah edilmiştir. Bu 8 sınıf şunlardır. Fakirler, yoksullar, miskinler, borçlular, amiller, köleler, yolda kalmışlar ve müellefei kulüp:
Şanlı peygamberimizin yardım isteyen bir sahabiye şöyle buyuruyor. “Sen bu sekiz sınıftan biri isen alırsın değilse alamazsın.” Bu paralavla ister yurt içinde olsun, ister yurt dışında olsun camii, minare, Kuran kursu, yurt, hastane, yol, su, elektrik izaatları olmaz. Kime, nasıl verileceği kitaplarımızda çok net ve açık olarak ifade edilip, yazılmıştır. Bu angarya bir ibadet değildir. Sosyal dengeyi alt üst eden ilahi bir emirdir. Bu arada efendim “Bizim parti, bizim kulüp, bizim dernek, bizim adam, bizim cemaat ayaklarına yatarak siyasi partilere ve benzeyenlere asla zekat ve fidye ile fitre caiz olmaz. Olur diyenler var ise bunlar üç kağıtçı cihat tacirleridir. Sakın aldırmayın…