SON DAKİKA
Hava Durumu

UTANMAZ İFTİRACILAR

Yazının Giriş Tarihi: 01.03.2018 21:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.03.2018 21:56
Son günlerde üst üstte bazı iftiracıların Mustafa Kemal Atatürk’e akla, mantığa uymayan ve hiçbir inandırıcı yanı olamayan iftiralarına şahit oluyoruz. Utanmadan, sıkılmadan camilerin genel ev olarak kullanıldığını söyleyecek kadar haya perdesi yırtılmış bu müfterilerin her tarafı hoca olsa, her tarafı ilahiyatçı olsa ya da hepsi de prof. unvanlı olsa ne yazar. Evvela “Ölülerinizi rahmetle anın” emrine muhalefet ediyorlar. “ Din fıtridir. Yani insanla beraber doğmuş ve onunla beraber devam edecektir. İnsan mahiyetini düşünürken, zihne derhal bir din fikrinin gelmemesi mümkün değildir.” Onun için Atatürk “Din lüzumlu bir müessesedir, dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur” demiştir. Din eğitimi, din duygusunu tatmin etmekle beraber, milli kültürün gelecek nesillere aktarılması açısından da çok önem arz eder.” Çift taraflı sahtekarlar, çift taraflı satılmışlar ve çift taraflı kiralık beyinler türemiştir. Bunların bir kısmı çağdaşlık adına din düşmanlığını siyaset malzemesi yapmış, haşa “Ya Allah yolu, ya Atatürk yolu” diyecek kadar sapıtmışlardır. Bu tehlikeli tercih karşısında memleketimiz ve milletimiz zarar görmüş, birlik ve beraberliğimiz dinamitlenmeye çalışılmıştır. Atatürk ilkelerine sahip çıkmayı silah olarak kullanma fırsatçılığı yapan bir takım sözde aydınların bu taktikleri ne yazık ki belli dönemlerde başarılı olmuştur. Bir kısım sahtekar şarlatan da dindarlık ve tarikat maskesi altında Türk milletine düşmanlık yapmış, kilit noktalara gelen bazı melunlar ise 15 Temmuz'da olduğu gibi ihanetlerini din ve dindarlık maskesiyle gizlemeye çalışmışlardır. İşte “Dinsiz ilim topal, ilimsiz din kördür”  diyen atalarımız bir gerçeği net olarak vurgulamışlardır. Topallar ve körler topluluğu, iki zıt kutup ve iki zındık takım. Genel Kurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, Atatürk adıyla neşrettiği bir kitapta Atatürk’ün laikliği nasıl anladığını şöyle bildiriyor. "Laiklik yalnız din ve dünya işlerinin birbirinden ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyetini tekeffül (garanti) etmektir.” Ziya Gökalp’in tabiriyle “İslamiyet bir bakıma Türk milletinin adeta milli dini gibidir. İslamiyet'i kabul eden Türk boyları Türk olarak kalmışlardır. Diğerleri benliklerini tamamen kaybetmişlerdir. Hıristiyan Araplar vardır. Türklerde böyle bir şey yoktur.” Devamla O halde Türk toplumunu İslam dininden soyutlamak mümkün değildir. Bunu ne ham yobazlar, ne satılmış tipler ne de çağdaş yobazlar başaramayacaklardır. Merak eden olursa Atatürk’ü onlara tanıtabilirim. İftira bir bakıma adam öldürmek gibidir. Bay Proflar: Bu kirli cinayetlerden korkmuyorlarmış.      

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.