Tarihin kaydettiğine göre Türkler yiğitler topluluğudur. Filozoflar topluluğu değildir. Eski Yunan filozoflarının bir sürü laf ettiklerini hatta Devlet adıyla birçok felsefi eserler yazdıklarını fakat bir türlü site devleti olmaktan öteye geçemedikleri bilinmektedir. Buna karşılık Türklerin milli ve manevi nizam doğrultusunda İslam Ahlak ve faziletine dayalı olarak sayısız ve azametli devler kurduğu bilinmektedir. Devlet ile Türk iç içedir. Atalarımız başsız Türk, devletsiz Türk olmaz demişlerdir. Şimdilerde başlar çoğaldı. Manzara Selçukluların sonundaki yahut ÇubukovaMeydan Muharebesinden sonraki fetret devrini andırıyor. Her iki fetret devrinden sonra her önüne gelen kendisini baş ilan etmişlerdir. Şimdi şehzadeler, beyler, hükümdarlık iddiasında bulunan valiler yok. Onların yerine partiler, dernekler, demokratikler, teşekküller ve zümrelerle bunların başkanları bu görevi yapıyorlar. Kendisinde az veya çok kabiliyet olduğunu zannedenler etraflarına topladığı bir kısım insanlarla milli ve ahlaki bir o kadar da adaleti hiçe sayarak yönetime talip oluyorlar. Merhum Alparslan Türkeş’in tabiriyle “Her birisi birer boş tenekeye benzeyen bu adamların başı olma, lider olma imkânları yoktur.” Rahmetli Dündar Taşer’in, “Alparslan Türkeş’in yanlışı benim doğrumdan üstündür” demesi çok büyük bir fazilettir. Lideri tarihi şartlar hazırlar. Her aklına esen, her ağzı laf yapan lider olamaz.
Kıymetli Okuyucularım,
Cebine, çevresine, avenelerine değil Türk milletinin yükselme davasına hür ve bağımsız yaşamasına milli ve manevi değerlerinin korunmasına hatta bunların hizmetkârlığına gönül vermek, Türk milletinin devlet anlayışından gelmektedir. Büyük Türkiye ülküsü de bu şuurdan beslenmektedir. İşte Cumhuriyet bu şuurlar kurulmuştur. İşte Sakarya bu şuurla kazanılmış, İstiklalmücadelesi bu ülkü ile elde edilmiştir. Atatürk’ün liderliği bu bağlamda değerlendirilmelidir. Torpil, rüşvet, yemleme, adam kayırma, yandaşı koruma, slogan vatanperverliği, laf ebeliği ile devletin bekası ve bağımsızlığı mümkün olmaz. Büyük ikbal davaları fedakârlık ister. Bak: Dündar Taşer, Büyük Türk Rüyası.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
Türklük ve Türk Milleti
Kıymetli Okuyucularım,
Tarihin kaydettiğine göre Türkler yiğitler topluluğudur. Filozoflar topluluğu değildir. Eski Yunan filozoflarının bir sürü laf ettiklerini hatta Devlet adıyla birçok felsefi eserler yazdıklarını fakat bir türlü site devleti olmaktan öteye geçemedikleri bilinmektedir. Buna karşılık Türklerin milli ve manevi nizam doğrultusunda İslam Ahlak ve faziletine dayalı olarak sayısız ve azametli devler kurduğu bilinmektedir. Devlet ile Türk iç içedir. Atalarımız başsız Türk, devletsiz Türk olmaz demişlerdir. Şimdilerde başlar çoğaldı. Manzara Selçukluların sonundaki yahut ÇubukovaMeydan Muharebesinden sonraki fetret devrini andırıyor. Her iki fetret devrinden sonra her önüne gelen kendisini baş ilan etmişlerdir. Şimdi şehzadeler, beyler, hükümdarlık iddiasında bulunan valiler yok. Onların yerine partiler, dernekler, demokratikler, teşekküller ve zümrelerle bunların başkanları bu görevi yapıyorlar. Kendisinde az veya çok kabiliyet olduğunu zannedenler etraflarına topladığı bir kısım insanlarla milli ve ahlaki bir o kadar da adaleti hiçe sayarak yönetime talip oluyorlar. Merhum Alparslan Türkeş’in tabiriyle “Her birisi birer boş tenekeye benzeyen bu adamların başı olma, lider olma imkânları yoktur.” Rahmetli Dündar Taşer’in, “Alparslan Türkeş’in yanlışı benim doğrumdan üstündür” demesi çok büyük bir fazilettir. Lideri tarihi şartlar hazırlar. Her aklına esen, her ağzı laf yapan lider olamaz.
Kıymetli Okuyucularım,
Cebine, çevresine, avenelerine değil Türk milletinin yükselme davasına hür ve bağımsız yaşamasına milli ve manevi değerlerinin korunmasına hatta bunların hizmetkârlığına gönül vermek, Türk milletinin devlet anlayışından gelmektedir. Büyük Türkiye ülküsü de bu şuurdan beslenmektedir. İşte Cumhuriyet bu şuurlar kurulmuştur. İşte Sakarya bu şuurla kazanılmış, İstiklalmücadelesi bu ülkü ile elde edilmiştir. Atatürk’ün liderliği bu bağlamda değerlendirilmelidir. Torpil, rüşvet, yemleme, adam kayırma, yandaşı koruma, slogan vatanperverliği, laf ebeliği ile devletin bekası ve bağımsızlığı mümkün olmaz. Büyük ikbal davaları fedakârlık ister. Bak: Dündar Taşer, Büyük Türk Rüyası.