SON DAKİKA
Hava Durumu

Türklük ve Tahripçileri

Yazının Giriş Tarihi: 22.06.2023 14:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.06.2023 14:02

Kıymetli Okuyucularım,

Türklük, Türk kültürleriyle tanımlanır. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk Milletidir. Türkiye Cumhuriyeti bir milli kültür ürünüdür. Milli sınırlar dışında kalan aynı kültürü paylaşan halklar, insanlar yerel şartlar itibarı ile Irak’ta, Azerbaycan’da yahut kültür coğrafyasının herhangi bir yerinde olursa olsunlar genel Türklüğün bir parçasıdırlar. Yani Türk’ün kültür akrabalarıdırlar. Bu akrabalığın temelinde milli kültürümüz olan din, dil, anane, gelenek ve örflerimiz gelmektedir. Elbette sözü edilen gelenek, örf ve adetlerin temel kaynağı İslam’dır. Yani ehlisünnet inancıdır. Bidat ve batılların karışmadığı saf ve duru İslam’dır. İçten ve dıştan yapılan haince müdahalelerle birtakım kirli ve mikrop bulaşmış aktivitelerle kişi ve kişilerle Türk olmadıklarını hissettirmek için yoğun çabalar gösteren hainler gün geçtikçe çoğalmaktadır. Hâlbuki Türk kültür bütünlüğü; siyasi, iktisadi, ekonomik anlamda bu şuur ve ülkünün tabanının oluşturur. Bu sosyal bünyenin güç ve kuvvet kazanması için tahriklerden ve istismardan ve de istismarcılardan kaçınmak ve korunmak şarttır. Türk Milleti olarak hiçbir zaman nankör, inkârcı ve istismarcı neslin evlatları olmadık. Daima adaleti, eşit paylaşımı, doğruluk ve dürüstlüğü esas aldık. Kavgayı değil, kardeşliği ve hukuku prensip edindik. Sen ve ben yerine biz demeyi ön plana aldık. Bu bağlamda siyasi Türkçülükten yola çıkarak stratejiyi ve idealleri daralmak gaflet ve dalalettir. Bunun en güzel örneğini Atatürk vermiştir. Halende o şuura ihtiyaç vardır. 

Kıymetli Okuyucularım,

Bozulma ve tahrip olma dönemleri emperyalizmin kara ve kızıl çizmeleriyle kapitalizmin esir aldığı bazı soysuzların dönemleriyle başlamıştır. Mesela Fars kültürünü tarihe gömmek isteyen, Arap kültürü varlık gösterememiştir. Batıya özenen Araplar sloganların dışında ve fistan giymenin, peçe takmanın dışında kültürünü korumakta aciz kalmışlardır. Kendi kültürlerinin izlerini sürmekten mahrum kalmışlardır. Sonuca baktığımızda 1938’ten itibaren yani Atatürk’ün vefatıyla Türklük ve Türk Kültürü de tahrip edilmeye başlanmıştır. Hem din hem dil hem paylaşım hem de adaletle zaafa uğratılmıştır. Bu bağlamada Hümanist geçinen ve paranın esiri olan siyasetçilerin suçu çok büyüktür. Toplum olarak uğradığımız ahlaki çöküş bunun açık örneğidir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.