SON DAKİKA
Hava Durumu

TÜRKLERDE MALİYE VE KÖYLÜ

Yazının Giriş Tarihi: 24.06.2020 16:33
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.06.2020 16:33
Haziranın önemi iki önemli oluşumu ayakta tutmak olmuştur. Bunlardan birisi köylü, diğeri ise bağımsız defterdarlıktır. Mesela Osmanlı’da siyasi otoriteyi temsil eden Vezir-i Azam’dır. Sultanın mutlak vekilidir. Ancak Vezir-i Azam bağımsız olan Defterdar’ın işine karışamazdı. Defterdarlığın ayrı bir idaresi olmuştur. 
  Onun için Osmanlı’da çoğu zaman Vezir-i Azan ile Defterdar’ın çatışmasına şahit oluruz. Kanuni Devri’nde İbrahim Paşa ile İskender Çelebi’nin, Fatih zamanında Titrek Sinan’la, Mahmut Paşa’nın çatışması olmuştur. Netice de her iki paşanın idam edilmesi. Hazinenin ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir. 
  Osmanlı’da köylünün istismar edilmesi kesinlikle önlenmiştir. Çünkü Osmanlı Devleti’nde servet potansiyeli tarım olarak işlenmiştir. Nüfusun yüzde doksanı tarımla meşgul olmuştur. Hatta Sipahi Ordusu’nun dayanağı köylüden aldığı gelirden ibaretti. Onun için tarımın verimli olması için köylünün himayesi lazımdır. Osmanlı’da dolayısıyla Türklerde devlet sistem olarak tarım arazilerini “Miri” arazisi olarak tanımlamış ve o arazileri köylünün işletmesine bırakmıştır. Yani devlet köylüyü korumakla aslında kendi kaynaklarını korumuş oluyordu. Devletin herhangi bir yetkilisi köylüyü ezerse ve ya gayri kanuni yollarla onlardan vergi vergi alama yoluna giderse ve o paraları angarya yollarda harcarsa, köylü Kadı vasıtası ile şikayet etmek ve “ Arz-ı Mazhar” denilen müracaatta bulunmak hakkına sahipti. Her vergi veren vatandaş, yüksek otorite olan ve devletin başı sayılan sultana doğrudan ulaşmak imkânına sahiptir. Devlet bunun temini için her türlü tedbiri almıştır. 
  Halkın çoğunluğunu ilgilendiren kanunlarda şikayet hasıl olacaksa köylü kendi aralarında temsilci seçerek heyet halinde Divan-ı Hümayun’a gidilir ve sultan bu şikayetleri mutlaka dinlemek mecburiyetinde idi. Bu da en güçsüz bir insanın, en yüksek otoriteye ulaşarak, haksızlıkların giderilmesi için sahip olduğu adaletin eksiksiz olarak uygulanması şeklinde oluyordu. Bu adalet anlayışı aslında İslam’ın devlet anlayışına ve adalete verdiği önemin en belirleyici özelliği idi. Bu gün de böyle bir adalet sistemine çok ihtiyacı olan bir dünya görüyoruz. En çok ihtiyacı olan ülkelerse, İslam Dünyası’dır. Sloganlar ve siyasi palavralar hariç, buna çok ihtiyacımız vardır.  
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.