Kıymetli okuyucularım,
Günümüzün sosyal sancılarından birisi de ticari ahlaktaki bozulma ve yozlaşmadır. Allah’ın helal kıldığı meşru ticareti harama çevirenler bellidir. Anadolu’da bir esnaf geleneği olan ahilik İslami anlayışla doğrudan irtibatlıdır. Bir takım çıkarcı ve menfaatperest kişilerin haram helal demeden parsa toplama gayretlerinin adı asla ticaret değildir. Bir nevi çalınan minareye kılıf uydurma yollarına asfalt dökmektir. Bunun da birinci sebebi siyasi ahlakın bozulması ve ticari ahlaka yansımasıdır. Müslüman adama göre ticari faaliyetlerin temelinde insan vardır. Yine Müslüman adama göre insanın üstünlüğü ilim amel ve takva iledir. Ancak kapitalizmin, materyalizmin ve emperyalizmin kobaylarına göre üstünlük para ve mal ile orantılıdır. Bir tarafta şanlı peygamberimizin “Bizi aldatanlar bizden değildir” mesajı öbür tarafta Yahudilerin, Yahudi olmayanları aldatmaları meşru görülmesi ahlaki ve ticari gayelerin, sevginin, dostluğun, yardımlaşmanın, hoşgörünün, bilginin ve dayanışmanın tavan yaptığı maksimum seviyelere yükseldiği dönemlerde mal ve kalite kontrolü fiyat tespiti stokçuluğa karşı tedbir almak Müslüman yöneticinin temel görevidir. Allah’ın emri ve sevgili Peygamberimizin mesajları da bu doğrultudadır. Adı esnaf birlikleri olan ve ticari ahlakı ön planda tutarak yetiştirdikleri çırak ve kalfaların bile ahlak anlayışları tamamen sünnete uygundur. Karaborsa, ihtikar, faiz, yalan, dolan, aldatmak, kandırmak, dolaylı ve en direkt yollardan faiz kapılarını aralamak ve rant musluklarını çoğaltmak ticari ahlakla bağdaşmayan şeylerdir. Müslüman’ın daha doğrusu Müslümanların dini ve ahlaki ölçülere aykırı düşmeyecek şekilde ticaret ve siyaset yapması lazımdır. Ancak bu çağrı ve bu temenni sloganlarla, demeçlerle, yuvarlak ifadelerle olmaz. Birebir uygulama lazımdır. O günleri görebilecek miyiz bilemiyorum. Bari doğacak yavrular etkilenmesin.