Kıymetli okuyucularım, terör denilen illet ve bela “Müslüman Türk Milleti ve Türk Devleti için” yıllardan beri çözülememiştir. Terörün patronları ve baronları başta Amerika olmak üzere Rusya, İngiltere onların güdümündeki Yahudi lobileri ve içerideki piyonlarıdır. Bu piyonlar ve çömezler başta Türk Askeri; Mehmetçiğimiz olmak üzere “Türk kanı” akıtmaktan haz duymaktadırlar. Bu şerefsizler yemek yediği sofraya sırt dönecek kadar alçalırlar. Şahsım adına 1969’lardan itibaren yaptıkları ihanetleri akıttıkları kanları ve yaptıkları ihanetleri az çok okumuş ve takip etmişimdir. Ülkemizi kaosa sürüklemek için yapılanlar bir makaleye değil birkaç kitaba bile sığmaz. Rahmetli Alparslan Türkeş, terör belasına dikkat çekerken; Merhum Süleyman Demirel, “Yürümekle sokaklar aşınmaz” diyerek işi geçiştiriyordu. Neticede sokaklar aşındı; nice canlar yandı, nice ocaklara ateş düştü. 1980’nin 5 Eylül’ünde o ocaklardan biriside bizim ocağımızdı. Hesaplar sorulmuyor, gerekenler yapılmıyor. Gümrük ve Tekel Bakanı Rahmetli Günsazak Bey’in bile hesabı sorulmadı. Cumhuriyet tarihinin en çalışkan ve en dürüst gümrük bakanı olduğu halen söylenmektedir. Fatsa olayları, Sivas- Fatsa olayları, İzmir’de Kemal Fedai Çoşkuner’in şehit edilmesi; Turan İbrimin, Reşat Atalay’ın, Saffet Çelik’in katledilmeleri ve diğerleri. Teröristlere açılan kapılar ve gelinen nokta. Bebek katili Öcalan’ın idam edilmemesi, özel muameleye tabii tutulması. Kurtuluş savaşı sonrası başlayan haince isyanların tekrarlanma denemeleri.
Kıymetli okuyucularım, içimizi sızlatan İstiklal caddesindeki hain ve kanlı saldırı ise tam bir felaket. Yapanlar, yaptıranlar, yatakçılar belli. Peki böyle kaç tane hain içimizde dolaşıyor sormak lazım. İşte örnek: Bundan 2 yıl önce Yenişehir Öncüler sitesinde 14 belki 15 yaşlarında bir genç gördüm. Yanına oturdum ve nereli olduğunu sordum. Suriye- Kobani’den geldiğini söyledi. Bende kendisine dedim ki, “Bak Türkiye size sahip çıktı. Sizde Türk Milletini çok sevin”. Bana verdiği cevap çok düşündürücüdür. “Biz Selahattinciyiz. Onu tutar, onu severiz. O bize hürriyet verecek, biz de kurtulacağız” dedi. Bir anda beynim karıştı. Molla Mustafa ve Şeyh Sait isyanlarını hatırladım. Sayın İçişleri Bakanımız bir konuşmasında Türkiye’de 60 terörist kaldığını söylemiştir. Ondan sonraki operasyonlarda bir sürü hain tesirsiz hale getirildi. İnsan kanıyla beslenen kiralık ve satılmış kuduz köpeklerin sayıları hesaplanırken, misafir diye koynumuzda beslediğimiz tiplere dikkat edilmesi lazım diye düşünüyorum. Malum ya “Nişadırı kaynatsan olmaz şeker, cinsine tükürdüğüm cinsine çeker” diye atalarımız boşuna konuşmamış. Sizce de öyle değil mi?