Kıymetli okuyucularım,

Devlet fikri terör ve anarşiden kurtulma gayretinden doğmuştur. Bu gayret akıl ve sağ duyu sahiplerinin kaos, kavga, terör, anarşi, haksızlık ve tecavüzlerden kurtulmasını istiyorsa bunun için ihtiyaç olanın nizamın sistemi de devreye sokmak zorundadır. Kurulan sistem ve nizam terör ve anarşiyi yenmek, yok etmek için oluşturulmuştur. Anarşi ve terör denilen bela insanlığın yüz karasıdır. Örnek vermek gerekirse bir atom bombasının en küçük tanecikleri devreye girerek bir çekirdek etrafında belli bir ölçek ve oranda istenilen güç ve ahenge ulaşır. Sonra da dünya insanları tehdit eder ve ölüm kusar. Dağınık ve sersem parçacıklar bir merkez ve bir prensip etrafında toplanır. Bu kümelenme sistemi kurulan nizamı zorlar ve yıkmak için gayret sarf eder. Birlik ve tevhid inancını yok etmek ister. Allah’ın yasakladığı başıboşluğu ve serseriliği anarşide yaşatmak ister. Canlı ve cansız bütün varlıklar adeta değişmez. Kanun ve nizamlarla bir disiplin içinde yaşar. Müspet ilmin verileri de kanun ve nizamları da korur. Kendisini başıboş zannedenler anarşi ve terörün piyonları olarak yaşarlar. Onlara yatakçılık yapanlar ise ortamdan faydalanmak için her kılığa girer. İşte yüce Rabbimiz bu şerefsiz bu alçak, bu nizam bozucular için adalet denilen ilahi nizamı emretmiştir. Gerçeği çözmek için adalet şart koşulmuştur.

Kıymetli okuyucularım,
Terör ve anarşiden korkan ve bu korku ile kendi nizamını sistemini kuran ancak çok geçmeden bu nizamı sıkıcı bulan ve çok geçmeden hürriyet çığlıkları arasında kendi bulduğu sistemi sıkıcı bulan insanoğlu kurduğu nizamı yıkmıştır. Çağımızda atılan anayasa çığlıkları bunun açık örneğidir. Darbe anayasası askeri anayasa, sivil anayasa gibi uydurukça ifadeler Allah’ın koyduğu adalet sistemini ört pas etmiştir. Toplum olarak muhtaç olduğumuz şey ilahi adalettir. Birilerinin işine gelmese bile…