. Özellikle bazı siyasi anlayışların ve siyasi otoritelerin ülkemizin belli bölgelerini kamu çalışanları için sürgün yeri, sürgün bölgesi olarak görmeleri cezalandırma merkezi kabul etmeleri çok çirkin şekilde bu ihaneti körüklemiştir. Yüzlerce öğretmenimizin, din görevlisinin devletten intikam alırcasına düştüğü hatalar bellidir. Bir görevli düşünün “Ben Türk değilim Kürdüm. Bununla da şeref duyarım. Sadece Müslüman’ım” diyerek din hizmeti vermesi nasıl kabul edilebilir. Bir öğretmen düşünün, derse girdiği sınıflarda “Siz Türk değilsiniz Kürtsünüz. Türkçeyi öğrenmek mecburiyetinde değilsiniz. Biz size bilgi vermek için Kürtçe öğrenelim” demesi kabul edilebilir mi? Bunları unutturmak bile, bir gaflet hatta dalalettir. 

Cumhuriyet’le birlikte meydana gelen silahlı ayaklanmalar, isyanlar, baş kaldırmalar, ayrı bir ırk, ayrı bir millet iddiaları unutulmasın. Bu alçakça çalışmaları yapanların Atatürk’e attığı itfalar bellidir. “Kör Kemal, Deccal, Din Düşmanı” gibi alçaklıklar. Bunlara göz yuman görmezden gelen siyasetçiler.
“Yürümekle sokaklar aşınmaz” dendi. Gelinen noktada sokaklar, caddeler yollar aşındı. Nice ocaklara ateşler düştü. Dul bacılar, yürekleri yanan analar oldu. Kardeş kavgaları teşvik edildi. Yangına çırayla gidenlerin sayıları arttı. “Tavşana kaç tazıya tut” diyen sözde siyaset adamları bu puslu havadan, kargaşalardan istifade yoluna gitti. Bunu fırsat bilen iki ayaklı çakal sürüleri sahaya indi. Rüşvetler, torpiller, yolsuzluklar, uyuşturucu kaçakçılıkları, silah sevkiyatları, gümrük vurgunları, sosyal hırsızlar çoğaldıkça çoğaldı. İlahı para olanlar Mammo’nun (Para Tanrısı) kulları sahaya indiler. Yağcılar, yalakalar, münafık tipler adam sayıldı. Vatan sevdalıları dışlandı, üvey evlat muamelesine tabi tutuldu. Türkiye’de bir nevi sözde aydınlar ihaneti diyebileceğimiz hadiseler yaşandı. Ufku açık ileriyi görebilen, birikimi olan tecrübeli insanlara ihtiyaç vardı. Onlarda bir çırpıda kiralık kalemler, kemikçizade, köşe çocukları, tarafından yıpratıldılar ve susturuldular. Coğrafya yapısı itibariyle Türkiye üzerinde ihanetler bugün de devam etmektedir. Bunları istismar ederek, hatta istismarın istismarını yaparak siyaset geliştirenler yanlış yapıyorlar.
“Birlikte Rahmet, ayrılıkta azap vardır” Peygamber mesajını ilke kabul ederek ihanetleri, oyunları bozmak için adım atmak zamanıdır. VAR MISINIZ?