“Oruç tutup halka riya eyleyenleri, namaz kılıp tespihi ele alanları, şeyhim diye başka bina koyanları, son anda imandan ayrı eyledim” diyor Ahmet Yesevi. Piyasada çok sayıda piyonlar var. Kuran’ı kafa sallayarak dinler. Sıkça Peygamberimize (s.a.v) Selatü selam getirir. Ancak Kuran’ın öğretilerini, şanlı Peygamberimizin(s.a.v) mesajlarını, emir ve tavsiyelerini hayata geçirip, dikkate almaz. Sahte şeyhlerin, siyasi korsanların elini öperek cennete gireceğini zanneder. Bu tiplerin sayıları bir hayli fazladır. Bakıyorsunuz, adam 40-50 sene çalışmış, ömrünü tüketmiş, hala kirada oturuyor. “Kardeşim bu değirmenin suyu nereden geliyor?” Zavallı köleye sormuşlar “İmkânın olsa bu dünyada ne istersin?” Köle cevap vermiş; “Bende kölelerimin olmasını isterim” demiş. Soruyu soran kişi uyarmış “Bu cevabın ve bu mücadelen yanlış. Kimse köle olmasın, senin de kölelerin olmasın” demiş. Taklitçi salla başların bunları anlaması zor olur. Allah Resulü’ne bir gayri müslüm geliyor. Peygamberimiz (s.a.v) elinde topraktan bir testi ve bir topraktan bardak ile etrafındakilere su veriyor. Gelen elçide Bizans kültürü var. Soruyor; “Sizin lideriniz, efendiniz, kralınız kim?” Sahabe utanıyor. “Su dağıtan kişi” diyemiyor. Hatta Hz. Ebu Bekir utancından ağlıyor. En son Peygamberimize soruyor; “Söyler misin sizin başkanınız, lideriniz, efendiniz kimdir?” Allah Resulü cevap veriyor ve diyor ki; “Seyyidül Kavme Hadimühüm.” Anlamı şu; “Bulunduğu topluma, kavmine (milletine) hizmet eden, o toplumun, o milletin efendisidir.” Nezakete, edebe ve alçak gönüllülüğe bakın ki, benim demiyor. Şimdi birlikte günümüze bakalım. Şıhlar, seyyit geçinenler, siyasi liderler bırakın millete su dağıtmayı, millet onları görünce ayağa kalkıyor. Onlar milletin için bazen onlarca, yüzlerce araba konvoyuyla, bir o kadar korumayla geliyorlar. Elbette güvenlik itibari ile buna mecburlar. O zaman bu topluma medeni, çağdaş toplum demek yanlış olur. Taklitçiler ve salla başlar hala Ümmetten bahsediyorlar ama hala ülkelerinde, kral, amir, şeyh, prens ünvanlarıyla dolaşıyorlar. Artık İslam Âlemi’nin, Müslümanların bu Bizans kalıntılarına ilgi duymaları abesle iştigaldir. Bunun da en iyi modeli cumhuriyettir. Salla başlar istemeseler bile... Bu bağlamda Mustafa Kemal Atatürk’e ve silah arkadaşlarına minnettarız.