Kıymetli okuyucularım
Suriye'nin tarihine baktığımızda Suriye Türklüğünün Selçuklulardan çok öncelere dayandığını görürüz. Ürdün, Lübnan, İsrail ve Suriye toprakları üzerinde kurulan Suriye Selçukluları Devleti Novakkiye adlı Türkmen Başbuğlarından Kurlu Bey tarafından kurulmuştur. Tarih 1069'dur. İlk başkenti ise Ramle'dir. Kurlu Bey'in ölümü ile yerine oğlu Adsız geçmiş ve sınırlar genişletilerek Suriye Selçuklu Devleti kurulmuştur. Haçlılara ve Fatimilere karşı başarılı seferler yapan Suriye Selçukluları bölgenin Türk-İslam yurdu olması bakımından Selahattin Eyyubi ile aynı ideali paylaşmışlardır. 1095 tarihinde devletin başkenti Halep ve Dımaşk olarak ayrılmıştır. 1516 yılında Suriye, Osmanlı topraklarına katılmıştır. I. Dünya savaşı öncesinde başlayan olaylarla Suriye, Araplara devredilmiştir. Hatay anavatana kavuşmuştur. Arapların takip ettiği politika tamamen yanlış olmuştur. Suriye Türkmenleri'nin demokratik ve insani hakları verilmemiştir. Yani Suriye hükümeti bir dönem Afgan hükümetinin, Kuzey Afganistan (Güney Türkistan)'da Türkmen ve Özbek Türklerine karşı giriştiği hatayı yapmıştır. Türkmenlerin sahip olduğu yerleri bile ellerinden almıştır. Irak Türkmenleri'nde olduğu gibi Suriye Türkmenleri de Kürtleşmeye terkedilmiştir. Arap Baas milliyetçiliği Araplaştıramadığı Türkmenleri çeşitli yöntemlerle Kürkleşmelerini tercih etmişlerdir. Hem Kuzey Irak, hem Kuzey Suriye'deki Türklüğün kimliklerini değiştirerek bir tampon oluşturmuşlardır. Böylece Büyük Arap kuşağı, Küçük Arap kuşağı politikaları devreye sokulmuştur. 1970'li yılların incelenmesi yapılırsa Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi zengin ülkelerin gafletleriyle ve piyon oluşlarıyla nüfus yoğunluğu fazla olan ve geçim sıkıntısı çeken Arapların Türkmen bölgelerine gönderilmeleri, bol krediler verilerek Suriye'nin ve Irak'ın kuzey bölgelerine yerleştirilmeleri bir tesadüf değildir. O dönemlerin sosyalist yayın organı olan meşhur ANT mecmuasında ki inceleme yazılarında bunları görmek mümkündür.

Kıymetli okuyucularım
Son günlerde İdip'te meydana gelen olaylar asla tesadüf değildir. Dikkat edilirse Rusya ve Amerika Suriye'de birbirleri ile çatışmıyorlar ve dengeleri koruyorlar. Onların ve meselesi çıkar ve menfaattir. Suriyelilerin hak ve hukukları, çektikleri çileler onları hiç ilgilendirmez. Esad'ın babası Hafız Esad bir haftada 35 bin Sünni Müslüman'ı öldürdüğü hala hafızalarımızdadır. Oğlunun da ondan pek farkı yoktur. Al birini vur ötekine... Burada mağdur edilen Türk milletidir. Hem ekonomik olarak, hem sosyal açıdan, hem de psikolojik olarak milletimiz mağdur edilmiştir. Gerekli ilişkiler ve siyasi münasebetler kurulup herkes ülkesine geri gönderilmelidir. Değilse gelecek yıllarda yeni terör odaklarının oluşmasına ortam hazırlamış oluruz. Siyasi otoriteler bunu bilmek zorundadırlar.