Bilim adamlarını yargılayıp ateşlerde şeytan diye diri diri yakan, Engizisyon mahkemelerinde ilim erbabını yağlı kazıklara layık gören Hıristiyan alemi bu utancını örtmek için bin bir oyuna başvurmaktadır. Müslüman Türk milleti o dönemlerde bile kilisenin zulmünden kaçanlara kucak açmış ve hoşgörülü olmuştur. Yetişen neslimiz planlı bir şekilde tarihinden, medeniyetinden soğutulmaktadır. Niçin evlatlarımız Piri Reisleri, İbni Heysemleri, Uluğ Tekinleri, İbni Batu Türkleri, El Harizmileri, İbni Haldunları, İbni Sinaları, Ali Kuşçuları, İsmail Hakkı Gelenbevileri, Hazerfen Ahmet Çelebileri tanımıyor ve bilmiyor. Bunları Fizik kanunlarını, Astronomiyi, Matematiği, Felsefeyi, Tıp ilmini, Gökteki gezegenlerin hareketlerini, Logaritmayı, Trigonometreyi, uçmayı, Gezgiciliği ve daha nice bilim dallarıyla dünyaya ışık tutanlardır. Tarihle bağlarını kopardığımız gençliğimiz bunlardan habersiz yetiştiriliyor. Yumurtadan çıkan ve çıktığı yumurtayı beğenmeyen bazı kuşlar gibi bir nesil. Cam sanayi, Çini sanayi, Halı sanayi, madencilik, Harp sanayi, İkinci Murat devrinde üretilen tüfekler, tahrip bombaları, ateş füzeleri, top döküm haneleri, yivli toplar, boya sanayi, deri sanayi, dokuma sanayi, vakıflar, iş anlaşmaları, sosyal güvenlik çalışmaları, öğrenci evleri, uçak sanayi. Neslimizi bunlardan mahrum bırakan, Türk toplumundaki yabancı dönme ve devşirmelerdir. Fen bilimlerinin medreselerden atılmasına sebepte bu devşirme ve dönmelerin yüzünden olmuştur. Bunun için Merhum Mustafa Kemal Atatürk “Türk Evladı, ecdadını tanıdıkça daha büyük İşler başaracaktır” demiştir.” Devşirme, dönmeler ona da dil uzatmaktan hiç geri durmuyorlar.