Hiç unutmuyorum rahmetli Ahmet Serdaroğlu hocam meşhur ‘’Papaz ve Zangoç’’ hikayesini anlatmıştı da çok gülmüştük. Antalya’da Gebizli Eğitim merkezinde 246 müftü ve vaiz seminerdeyiz. Bir konu üzerinde tartışırken hocamız bu hadiseyi şöyle anlatmıştı: Kilisede kayıtlı olan yıllanmış şaraplar var. Hepsi de numaralı ve demirbaşa kayıtlı. Papaz efendi bir gün kilisenin çancısı olan zangocu çağırır ve derki ‘’Zangoç efendi mahzenleri dolaştım. Bazı yıllanmış makbul şarapları yerinde bulamadım. Anahtarı bir sende var, bir de bende. Ücretini öde, karşıma geç günah çıkaralım’’ Zangoç parayı öder, yerine oturur. Papaz sorar: ‘’Söyle bakalım zangoç efendi falan mahzendeki şu numaralı şarabı sen mi aldın? ‘’Zangoç cevap verir. ‘’Duyamıyorum Papaz efendi’’ der. Papaz ikaz eder. ‘‘Yahu nasıl duyamıyorsun? Aramızdaki mesafe 70 santim.’’ Zangoç lafı yapıştırır. ‘’Papaz efendi ben para istemiyorum. Sen benim yerime otur da bir günah da öyle çıkaralım.’ Papaz ilgili yere oturur ve zangoç sorar. ‘‘Söyle bakalım papaz efendi sen falan cumartesi akşamı Salamon’un dul kızıyla, Aleks’in ikinci hanımıyla kilisede aşk, meşk yapmadın mı?’’ ‘‘Duyamıyorum’’ der papaz. Zangoç müdahale eder ve derki ‘’Yahu aramızda 70 santim var nasıl duyamıyorsun?’’ Papaz utana sıkıla şu cevabı verir. ‘’Yahu zangoç efendi haklıymışsın. Buraya oturunca gerçekten insan duyamıyor.’’ Yorumu tamamen okuyucularıma bırakıyorum. Vurgunlar, soygunlar, ihale yolsuzlukları, rüşvetler, torpiller, siyasi imtiyazlar ve gelinen nokta. Hesap verme zamanı kimse duyamıyor ve bilemiyor. Şimdi sormak gerekiyor. Sahi suçlu papaz mı, zangoç mu yoksa her ikisini de duyamayan yalancı, kör ve sağırlar mı? Kararı siz verin. Vicdanlar rahat mı soruyorum.