Gafletten, dalaletten ve hakikatten bahsetmek için mutlaka bunların anlamını iyi bilmek lazımdır. Bunun için Rabbimiz, Kuranı Kerim’de takriben 79 yerde uyanın, kendinize gelin, dikkat edin, düşünün, akledin ve biliniz anlamındaki sözleriyle bizleri uyarmaktadır. Ancak bu uyarılara hep kulaklar tıkanmış gerekli tedbirler alınmamıştır. Sebebi ise basit ve geçici dünya kaygıları olmuştur. Cumhuriyet tarihine baktığımızda 37 sefer ayaklanma ve devlete başkaldırma teşebbüslerine rastlarız. Bunlardan da gerekli dersi almadığımız apaçık ortadadır. Ben 70 yaşındayım. 1963’ten günümüze kadar, birileri devamlı olarak “Cumhuriyet”e çamuriyet ifadesini kullanmış bu kirli ve art niyetli takımlar bilinmesine rağmen, bir türlü yeterli tedbirler alınmamıştır. Üstelik bu alçaklığa yeltenenler mükafatlandırılmışlardır. Bu alçakların devlet düşmanlığı ilgili birimler tarafından her zaman tespit edilmiş ve gerekli mercilerce ulaştırılmıştır. Buna rağmen maalesef susulmuş, harekete geçmek isteyenler de susturulmuştur. İhanetlere zemin hazırlayanlar devamlı olarak kutsallarımızı ön plana çıkarmışlar ve daima istismar etmişlerdir. Bazı bölgelerimizde Kuranı Kerim’i siper ederek, devletimizin güvenlik güçlerine karşı satılmışları kullananları ben unutmadım. Anadolu’da 40 bin Kuran kursu açtığımızda bir yumrukta idare ele geçirilecek diyenler hala hafızalarımdadır. Bazı devlet adamlarımızın bile belli şıhların, seyitlerin, sözde tarikat liderlerinin önlerine diz çöküp, el öptükleri gündeme çok gelmiştir. İşte FETÖ’sü işte Adnan Oktar’ı, işte cübbelisi, işte diğerleri ve işte sahte halifelik ilan ederek Mustafa Kemal’in resimlerini salonlarda sürükleyenler. Bunlara alkış tutan gafiller sokaktaki gariban ve cahil dediğimiz insanlarımızın bile farkına vardığı bu sızmaların ve takiyyecilerin Diyanet İşleri Bakanlığı’na karşı olduklarına bilmelerine rağmen bunlara yurt açtırmanın kurs açtırmanın ne anlamı var. Bugün bile Atatürk heykellerine baltayla, satırla saldıranları birlikte seyrediyoruz. Elbette bunları bir mahkemeye sığdırmak mümkün değildir. Yazılacak, söylenecek çok şeyler var. Devletin verdiği görevi bile, devlet yıpransın, diyanet kapatılsın, din cemaatlere bırakılsın diyerek istismar eden, üstelik harcırahlarını da alanları hala hatırlarım. Bu hainler dünde vardı, bugün de varlar, yarın yine olacaklardır. Bunların maskeleri düşürülmeden tanınmaları zordur. Adı, işi, unvanı, kariyeri ne olursa olsun. Türk Milleti ve müslüman olmaktan şeref duyarım demekten sakınanlardan şüphe ederim. Sızmalar ve münafıklardan islam alemi çok çekmiştir, hala da çekmektedir. Allah’ımız zalimlere fırsat vermesin. Amin…