Gelinen noktada şahsi ihtiraslar, siyasi kinler ve koltuk sevdaları Müslüman Türk milletinin celladı olmamalıdır. Müslüman Türk Milliyetçiliği basite indirilmek isteniyor. Gönlünde başka milletlerin özlemini duyanlar laf ebeliği ve söz ustalığı ile birilerini aldatıyorlar. Şöyle ki “Efendim ben Türk’üm. Nüfus kağıdımda T.C. Vatandaşı yazılı. Türk milletini seviyorum. Türkiye’de işlerim çok iyi. Para da kazanıyorum. Ama Yunanistan’ı, İsrail’i, İngiltere’yi, Amerika’yı çok seviyorum. Kazancımın bir kısmını da oralara taşıyorum.” İşte bu zihniyetteki, bu anlayıştaki birisi Türk olamaz. Bir ata sözümüz vardır “Bir gönülde iki sevda olmaz” demişler. Türkiye’de yabancılara satılan gayrimenkullerin hızla artışı şahsen beni endişelendiriyor. Haberleri izlerken “Köyümüzde 40 bin dönüm arazi işlenirdi. Bunun 27 bin dönümü satıldı. Şu anda 13 bin dönüm arazi işliyoruz.” diyen Konyalı vatandaşın haklı endişelerine nasıl cevap verebiliriz ki? Bugün Filistin’deki vahşetlerin temelinde yatan ihanet, dedelerinin hiç tereddüt etmeden ve gelecek nesilleri düşünmeden İsrailli Yahudi canilerine topraklarını satması değil midir? Artık verilecek Midilli, Sisam, Sakız ve on iki adamız yoktur. Musul, Batum, Kuzey Irak, Kuzey Suriye’de yoktur. Köşesinden, kenarından kırpılıp verilecek, satılacak toprağımız da yoktur. Tabiri caizse kanla, canla alınan ecdat yadigarı avuç içi kadar bir vatan toprağı. Bırakılan, terk edilen ülkeler, açlıktan, soğuktan, yoksulluktan perişan olan insanlar, verilen güçler, yollarda kalan göçmenler bizi düşünmüyor mu? Yaşanılan bozgunlardan sonra derin bir yas devresi olmuş. Onun uyandırdığı tesirle bazı iyi hareketlere girilmiş, peşinden yine derin bir uyku ve vurdum duymazlık. Mesela 1911 Batı Trakya Savaşı, Trablus ve Balkan savaşları. Başta Roma olmak kaydı ile Osmanlı hükümetine  verilen kapı gibi dostluk raporları sebebi pasif ve uzaktan kumandalı büyük elçiler ve aldatılan, aldanan devlet adamlar, uyuyan ve uyutulan yöneticiler, soğuk ve sıcak öyle bir dövüş oluyor ki zaferlere, mucizeleri bilgisizlik ve hıyanetler cellat oluyor. Neticede koca bir devlet, bir imparatorluk yıkılıyor. Sınırların ötesinde gözleri yaşlı çaresiz binlerce esir Türk ve Müslüman. Harcanacak Rumelimiz yok, Macaristanımız yok. Suriye, Irak, Filistin, Mısır ve Trablusgarp yok. Elde kalan son vatan parçası Canım Anadolu. Bari İhtiraslar uğruna onu olsun satmayalım. Artık uyanalım.
Bakınız. Alparslan Türkeş Dava. Sayfa 75-76 ve 36