Bunların sıralaması şöyledir; Demokrasi, devletçilik, sosyal adalet, eşitlik ilkesi ve Cumhuriyet. Başta Anadolu’nun çilekeş ve fedakar insanları olmak kaydıyla, kadın, erkek, genç, ihtiyar herkes bu bağlamda alet edilmiş ve birileri tarafından kullanılmıştır. İnkılap, devrim, reform ayaklarıyla milyonlarca lira, bir kaç bin kişinin cebine inmiştir. Değirmen göbek, patlak dudak tiryakileri çoğalmıştır. Ancak slogan planlayıcıları, organizatörler öyle bir yol ve metot takip etmişlerdir ki, o çıkarcı bir kaç bin kişiyle beraber yüz binler hatta milyonlar hep birlikte bağırmışlardır. “Yaşasın demokrasi, yaşasın Cumhuriyet” demişlerdir. Faizci, tefeci, karaborsacı ve sosyal hırsızların elinde inim inim inleyen, tarladaki mahsulü yetişmeden, aracılara ucuz fiyattan vermek zorunda kalan, sosyal güvenliğin ‘S’sinden bile haberi olmayan insanlar umut içinde beklemektedirler. Yıllara göre Anadolu Köylüsü’nün hububat tüketimi, beslenme giderlerinin yarısını teşkil etmektedir. Mesela 1935-1936 yıllarında ekmek ihtiyacı iki grupta toplanmıştır. Göbek şişiren, tefeci, faizci gruba, kişi başına 70 kilo buğday düşerken, ikinci gruptakilere 45 kilo düşmüştür. Yılda bir köylü için 3 kilo şeker tüketimi vardır. Sloganların mimarları ise “Demokrasi mide meselesi değildir” diyerek şişmeye devam etmişlerdir.

1957’lerin manzarası, Marşal yardımlarının “Vatan Cephesi” üyeleri tarafından ceplerine indirmeleri, sonraki yıllarda meydana gelen yolsuzluklar, siyasi yaptırımlara dayalı olan gümrükteki bavul ticaretleri, vurgunlar, soygunlar ve Türk Milleti’nin resmen sömürülmesi...

Kot kumaşı parçalarının, ağaç yongalarının, ihracat malı gösterilecek hazinenin birinci elden soyulması. Daha sonraları damatlar, kızlar, papatyalar bunlarla birlikte Sarıyer sırtlarında dikilen villalar, açılan imarlar, satılan topraklar. Üretilen ve desteklenen bankerler. Sistemin başrol oyuncuları devamlı olarak , demokrasi, sosyal adalet, düzen ve Cumhuriyet’ten bahsetmeyi hiç dillerinden düşürmediler. Artık Türk Millet’i olarak yalanlardan, dolanlardan, aldatmacalardan ve de sahte vaatlerden bıktık. İstismar edilen demokrasi, adalet, Cumhuriyet, yüce dinimiz İslam dahil her şeyi mübah görenlerin sağ, sol uydurukçalarına da inanmak gibi bir lüksümüz kalmamıştır. Başta siyasi üslup olmak şartıyla milletimize doğruları söyleyen ayrıştırmayan, birleştiren ve dürüst siyasetçilere ihtiyaç vardır.
Önümüzdeki seçimler çok şeylere gebedir. Seçmen de eski seçmen değildir. Slogan mimarları milleti tekrar aldatamayacaktır.