Sevgili okuyucularım…
Yüce dinimiz İslam’a göre insanoğlu yeryüzünün halifesi ve efendisidir. Ayrıca yeryüzünün odak noktasıdır. Rabbimiz insanoğlunu en güzel şekilde yaratmıştır. Bu güzel olan yaradılış gayesini bilmeyen ve ondan uzaklaşanları da ‘alçakların en alçağı’ yani esfele safilin olarak ifade buyurmuştur. (Bakınız Tin Suresi).
Tarih boyu insanların birbirlerine düşman olduğu, kin beslediği ve birbirlerinin katledilmesine zemin hazırlayan sebepler olmuştur. Bunların başında iman ve küfür meselesi gelmektedir. Bir başka tabirle hak ve batıl savaşlarıdır. İşin üzücü yanı inanan, haktan yana gözüken insanların (Müslümanların) çok acı şekilde kendi aralarındaki kavgaları ve cinayetlerdir ki bunun manevi vebali çok fazladır. Tarihin derinliklerine bakarsak saltanat kavgaları, çıkarlar, menfaatler, kadın, para, makam ve mevki gibi geçici arzular Müslümanları kendi aralarında paramparça etmiştir. Konumuz olan Türkiye’ye, kendi vatanımıza baktığımızda ise siyasi çekişmelerin neticesinde üzücü sonuçlar görüyoruz. Aslına bakarsanız siyaset Hazreti Ömerlerin, Fatihlerin, Alparslanların sanalıdır ki temelinde bulunduğu topluma daha iyi hizmet etme yarışıdır. Bu bağlamda konuya baktığımızda siyasi liderlerin topluma örnek olmaları, nezaket kurallarını çiğnememeleri çok önem arz eder. Öyle ya insan kalbi kırmak kolay, onu onarmak çok zordur. Toplumun yalan yanlış vaatlerden kaçınması da esastır.
Hiç unutmuyorum. 1974’te Ordu İmam Hatip Okulu Mezunlar Cemiyeti başkanı idim. Merhum Erbakan imam hatiplilerin polis olabilmesi için bir çalışma başlatmıştı. Ben de iki arkadaşımla 34 kişilik bir listeyi Ankara’ya götürmüştüm. Haksızlık, torpil, yalan, dolan diz boyu. Ordu’dan iki siyasi partinin milletvekilleri vardı. Birisi Adalet Partisi diğeri Cumhuriyet Halk Partisi. Bu iki partinin adamları nutuk zamanlarında birbirlerine en ağır hakaretleri yapıyorlardı. Ulus’ta bir otele gittim. Vekillerimizin tamamı orada. Halı döşeli otel, orta yerde poker masaları, şampanya ve viskiler ellerinin altında, hepsi can ciğer poker oynuyorlar. Görüştüm ve yavaşça dışarı çıktık. Ondan sonra taşradaki, il ve ilçelerdeki hatta köylerdeki seçmenlerin tabanda birbirlerine küsmelerinin ne kadar yanlışlık olduğunu anladım ve anlattım. Bu itibarla sosyal medyada lütfen birbirinize hakaret etmeyin. Kardeşliğinizi bozup zedelemeyin. Allahımız, vatanımız, dinimiz, bayrağımız bir. Allah bozmasın ve bozdurmasın. Bilmem anlatabildim mi meramımı? Siyaset, kardeşliği bölmesin.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
Siyasi nezaket ve kardeşlik
Yüce dinimiz İslam’a göre insanoğlu yeryüzünün halifesi ve efendisidir. Ayrıca yeryüzünün odak noktasıdır. Rabbimiz insanoğlunu en güzel şekilde yaratmıştır. Bu güzel olan yaradılış gayesini bilmeyen ve ondan uzaklaşanları da ‘alçakların en alçağı’ yani esfele safilin olarak ifade buyurmuştur. (Bakınız Tin Suresi).
Tarih boyu insanların birbirlerine düşman olduğu, kin beslediği ve birbirlerinin katledilmesine zemin hazırlayan sebepler olmuştur. Bunların başında iman ve küfür meselesi gelmektedir. Bir başka tabirle hak ve batıl savaşlarıdır. İşin üzücü yanı inanan, haktan yana gözüken insanların (Müslümanların) çok acı şekilde kendi aralarındaki kavgaları ve cinayetlerdir ki bunun manevi vebali çok fazladır. Tarihin derinliklerine bakarsak saltanat kavgaları, çıkarlar, menfaatler, kadın, para, makam ve mevki gibi geçici arzular Müslümanları kendi aralarında paramparça etmiştir. Konumuz olan Türkiye’ye, kendi vatanımıza baktığımızda ise siyasi çekişmelerin neticesinde üzücü sonuçlar görüyoruz. Aslına bakarsanız siyaset Hazreti Ömerlerin, Fatihlerin, Alparslanların sanalıdır ki temelinde bulunduğu topluma daha iyi hizmet etme yarışıdır. Bu bağlamda konuya baktığımızda siyasi liderlerin topluma örnek olmaları, nezaket kurallarını çiğnememeleri çok önem arz eder. Öyle ya insan kalbi kırmak kolay, onu onarmak çok zordur. Toplumun yalan yanlış vaatlerden kaçınması da esastır.
Hiç unutmuyorum. 1974’te Ordu İmam Hatip Okulu Mezunlar Cemiyeti başkanı idim. Merhum Erbakan imam hatiplilerin polis olabilmesi için bir çalışma başlatmıştı. Ben de iki arkadaşımla 34 kişilik bir listeyi Ankara’ya götürmüştüm. Haksızlık, torpil, yalan, dolan diz boyu. Ordu’dan iki siyasi partinin milletvekilleri vardı. Birisi Adalet Partisi diğeri Cumhuriyet Halk Partisi. Bu iki partinin adamları nutuk zamanlarında birbirlerine en ağır hakaretleri yapıyorlardı. Ulus’ta bir otele gittim. Vekillerimizin tamamı orada. Halı döşeli otel, orta yerde poker masaları, şampanya ve viskiler ellerinin altında, hepsi can ciğer poker oynuyorlar. Görüştüm ve yavaşça dışarı çıktık. Ondan sonra taşradaki, il ve ilçelerdeki hatta köylerdeki seçmenlerin tabanda birbirlerine küsmelerinin ne kadar yanlışlık olduğunu anladım ve anlattım. Bu itibarla sosyal medyada lütfen birbirinize hakaret etmeyin. Kardeşliğinizi bozup zedelemeyin. Allahımız, vatanımız, dinimiz, bayrağımız bir. Allah bozmasın ve bozdurmasın. Bilmem anlatabildim mi meramımı? Siyaset, kardeşliği bölmesin.