Kıymetli okuyucularım.
Toplumun ortak paydaları vardır. Sevinçte ve tasada bu ortak paydada birleşilir. Nasıl bir mantık nasıl bir anlayış ve nasıl bir siyasi rekabet ki doğal afetlerde bile suç arama, eleştirme ve siyasi rant peşinde olanların sayısı artıyor. Suyun toprakla buluşmasını önleyen, sel ve toprak kaymalarına zemin hazırlayan, betonlaşma çalışmaları kaç yıldan beri devam ediyor. Altyapı çalışmaları yapılırken 20-30 yıl hatta 50 yıl garanti veren yerel yönetimler seçim kaybedince bir anda bilmiş kesiliyorlar.
Ben de ayıplarını ve becerisizliklerini, yeni seçilenlere yüklemenin gayretine düşüyorlar. İnsan bu insafsız ve mesnetsiz iddiaları duyunca "pes yahu" diyor. Mesela Ankara'ya vuran sel felaketi... Can kayıpları var. Mal kayıpları var. Acılar ortak ama bir bakıyorsunuz belediye başkanının karşısında olan parti günah keçisi olarak mevcut başkanı suçluyorlar. Çünkü başkan onların partisinden değil. "Öyleyse vur abaya..."
Aynı şekilde Malatya'da da sel oluyor. Can kaybı yok. Maddi hasarlar var. Ankara'yı tenkit eden bay siyasetçiler Malatya belediye başkanını tenkit etmiyorlar ve onda ayıp aramıyorlar. Çünkü orası onların partisinden... Peki, bu davranışlar vatandaşlar tarafından tasvip ediliyor mu? Elbette hayır. Üstelik yadırganıyor ve ayıplanıyor.
Kıymetli okuyucularım.
Değişik siyasi partilerden olmak demokrasinin gereği ve hukukun verdiği bir yetkidir. 1946'dan beri çok partili dönem yaşanmaktadır. Terörist yatakçıları ve hamileri hariç milletimiz bu duruma alışmıştır. "Bizim partiden değil bizim görüşü benimsemiyor" anlayışı ayrıştırmayı ve bölüştürmeyi gerektirmez. Ayrıştıranlar bu milletin evlatlarına çok acılar çektirmişlerdir. Bilinmesi ve gözden kaçırılmaması gereken gerçek şudur. Dünün seçmeni ile bugünün seçmeni farklıdır. Bitenleri takip etme imkânı vardır. Yanlı ve yansız yönlendirmelerden haberdardır. Uzmanların tespitlerine göre iletişim araçlarını medya ve basını kontrol eden beyni kontrol eder. Seçmen bu noktada bile epey şuurlanmıştır. Sloganlar ve demeçler eskisi kadar inandırıcı olmuyor.
Siyasetçiler hem nefret ve ayrıştırıcı konuşma üslubundan hem de çamur atma alışkanlığından uzak durmalıdırlar. Seçmen olarak benim kanaatim budur.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
SİYASETÇİLERE YAKIŞMAYAN SÖYLEMLER
Toplumun ortak paydaları vardır. Sevinçte ve tasada bu ortak paydada birleşilir. Nasıl bir mantık nasıl bir anlayış ve nasıl bir siyasi rekabet ki doğal afetlerde bile suç arama, eleştirme ve siyasi rant peşinde olanların sayısı artıyor. Suyun toprakla buluşmasını önleyen, sel ve toprak kaymalarına zemin hazırlayan, betonlaşma çalışmaları kaç yıldan beri devam ediyor. Altyapı çalışmaları yapılırken 20-30 yıl hatta 50 yıl garanti veren yerel yönetimler seçim kaybedince bir anda bilmiş kesiliyorlar.
Ben de ayıplarını ve becerisizliklerini, yeni seçilenlere yüklemenin gayretine düşüyorlar. İnsan bu insafsız ve mesnetsiz iddiaları duyunca "pes yahu" diyor. Mesela Ankara'ya vuran sel felaketi... Can kayıpları var. Mal kayıpları var. Acılar ortak ama bir bakıyorsunuz belediye başkanının karşısında olan parti günah keçisi olarak mevcut başkanı suçluyorlar. Çünkü başkan onların partisinden değil. "Öyleyse vur abaya..."
Aynı şekilde Malatya'da da sel oluyor. Can kaybı yok. Maddi hasarlar var. Ankara'yı tenkit eden bay siyasetçiler Malatya belediye başkanını tenkit etmiyorlar ve onda ayıp aramıyorlar. Çünkü orası onların partisinden... Peki, bu davranışlar vatandaşlar tarafından tasvip ediliyor mu? Elbette hayır. Üstelik yadırganıyor ve ayıplanıyor.
Kıymetli okuyucularım.
Değişik siyasi partilerden olmak demokrasinin gereği ve hukukun verdiği bir yetkidir. 1946'dan beri çok partili dönem yaşanmaktadır. Terörist yatakçıları ve hamileri hariç milletimiz bu duruma alışmıştır. "Bizim partiden değil bizim görüşü benimsemiyor" anlayışı ayrıştırmayı ve bölüştürmeyi gerektirmez. Ayrıştıranlar bu milletin evlatlarına çok acılar çektirmişlerdir. Bilinmesi ve gözden kaçırılmaması gereken gerçek şudur. Dünün seçmeni ile bugünün seçmeni farklıdır. Bitenleri takip etme imkânı vardır. Yanlı ve yansız yönlendirmelerden haberdardır. Uzmanların tespitlerine göre iletişim araçlarını medya ve basını kontrol eden beyni kontrol eder. Seçmen bu noktada bile epey şuurlanmıştır. Sloganlar ve demeçler eskisi kadar inandırıcı olmuyor.
Siyasetçiler hem nefret ve ayrıştırıcı konuşma üslubundan hem de çamur atma alışkanlığından uzak durmalıdırlar. Seçmen olarak benim kanaatim budur.