Allah aşkına bunların hangisine inanalım dayı diye soruyor İstanbul’dan bir yeğenim. Sonra da ekliyor “Yahu dayı yeşil alan diyorlar, ama Allah korusun bir deprem olsa kaçacak sığınacak hiçbir alan yok. Hepsini imara açtılar. Zaten sokaklarda yeşile hasretiz. İşsizlik diyorlar, çöpçülüğe bile razıyız böyle anlatıyor, sonra da soruyor. “Dayı ne tavsiye edersin. Bunların hangisine inanalım” diyor. Ben de “Acele etme bekle diyorum” nihayet 9 Mart Cumartesi akşam haberlerinde İstanbul Bahçeşehir’i izledim. Adı Bahçeşehir. Ne yazık ki bahçesi falan kalmamış. Her taraf beton yığını. İşin en garip yanı ise şu nokta. Geniş bir yeşil alan imara açılmış. Şikayetler üzerine yürütme durdurulmuş. Buna rağmen inşaatlar devam etmiş. Tekrar bir şikayet üzerine ilgili mahkeme inşaat ruhsatlarını iptal kararı almış ve ilgili firmaya tebliğ etmiş. Ancak çalışmalar yine durmamış. Hatta görüntülü olarak iş makinelerinin çalıştığına şahit olduk. Üç beş firma para kazanacak diye siyasi tavassutlara göz yumanlara, torpillere daha ne kadar devam edilecek merak ediyorum. Bu siyasi torpiller ve siyasi tavassutlar 1957’lerin “Vatan cephesinde” başlamış. Rahmetli Süleyman Demirel döneminde kardeş Demireller, yeğen Demireller ve avanelerinin aldığı krediler, yurt dışına ihracat yapıldı diye alınan krediler ve çıkışı gösterilen ağaç yongası parçalarını ben bugün gibi hatırlıyorum. Rahmetli Bülent Ecevit döneminde göreve atana 5 bin hakim ve savcının hangi yapıda olduğu hala hafızalardadır. Yine Merhum Turgut Özal döneminin davulcu damat maceraları, papatyaların yapılanmaları uzun zaman unutulmayacaktır. Fetö’nün dediğim dedik, çaldığım düdük diyerek birçok kamu kurum ve kuruluşunda nasıl söz sahibi olduğu ayna gibi ortaya çıkmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bile kurulan kumpasların çoğu AK Parti döneminde olmuştur. Belediyelerin bu konudaki kıyakları ve hizmet denilen ihanetlere kıyakları malumdur. Gönül istiyor ki şu noktadan sonra, bunca tecrübelerden sonra bu tip adaletsiz ve yersiz davranışlara oy uğruna siyasetçilerimiz düşmesin, milletimiz de bunları görsün…