Kıymetli okuyucularım.
Uzun zamandan beri gündemi meşgul eden ve milletimizin kafasını karıştıran meselelerin başında hiç şüphesiz sığınmacılar ve düzensiz göçmen konusu gelmektedir. Siyasetçilerimiz iktidar ve muhalefeti ile konuyu tartışmaya devam etmektedirler. Kim haklı kim haksız sorusuna karar vermek için yaşananlara bakmak lazım.
Hem iktidar hem muhalefetin birleştiği nokta "Türkiye yol geçen hanı değildir" mevzusudur. Ancak yaşananlara baktığımızda Türkiye yol geçen hanı yapmak isteyenlerin olduğu da gözden kaçmamaktadır. Sığınmacı hadisesi Türkiye'de yeni değildir. Çok uzaklara gitmeden peşmergelere bakmak gerek. Devletimizin ve milletimizin kucak açtığı o peşmergelerin içinden ne hainler ne katiller çıktığını unutmadık. Milletimizin yaptığı yardımlarla millet evladı olan Mehmetçiklere pusu Kuran mübarek kanını akıtan PKK elemanı kuduz itler onların içinden çıktı. Ekmek yedikleri sofraya ihanet ettiler. Bulgaristan'dan geldiler ben o dönemde Marmaraereğli'sinde müftü idim. Tekirdağ valimizin talimatları ile görev almıştım. Camilerden topladığımız yardımlar gitmediği için bir hafta sonunda sayın kaymakamımız, emniyet amirimiz, mal müdürümüz ve belediye başkanlarımızla içkili restoranlardan bile yardım topladık. Bakkallara borçları ödenirken "hocam bu adamlar su yerine bira, şarap içiyorlar. Onlara hayır geçer mi" diyen insanları hatırlıyorum. Hatta Çorlu müftüsü ile pazarda gezerken bir tanesinin rakı imal ettiğini "tatsanıza ağabey" dediğini unutmadım. Evlerde rakı ve şarap tezgahları kurduklarını herkes bilir. Bunların ensarla, muhacırla alakası yoktur.

Kıymetli okuyucularım.
Türkiye'de Suriye'den Afganistan'dan Irak'tan Libya'dan ve diğer ülkelerden yüz binlerce sığınmacı vardır. Resmi rakamları açıklayanlar takriben 5 buçuk milyondan bahsederken, resmi rakamlara göre bu sayının 7 buçuk milyon olduğu söylenmektedir. Sayın Devlet Bahçeli'nin söylediği gibi "düzensiz göçmen gizli istiladır" sözü hafızalardadır. Gayri resmi Kaçak yollarla ülkemize girenlerin sayısı belli değildir. Doğru mu yanlış mı bilmiyorum ama her 100 doğumdan 70'inim Suriyeli olduğu gündemdedir. Vatandaşlık verilenler evlenerek Türkiye'de kalanların sayıları yüz binleri geçmiştir.
Bunların arasında kavga-dövüş, kapkaç, hırsızlık, cinayet, fuhuş gibi sosyal dengeyi zedeleyen onlarca hadise vardır. İşsizliğe kira artışlarına benzeri problemlere verdikleri zararlar ayrı bir derttir.
İki yıl önceydi. Hasta halimle parkta otururken yanıma 15 yaşlarında bir genç geldi. "Nerelisin" diye sordum. "Suriyeliyim" dedi. "Şam'ı, Halep'i bilirim. Oralarda gezdim Sen neresindensin" deyince "Kobanidenim" dedi. Ben de "Türkiye size sahip çıktı. Bak bizim cumhurbaşkanımız sizi korudu" deyince o çocuk şunları söyledi. "Ben Selahattinciyim. O bize hürriyet verecek, devletimiz olacak" deyince beynim döndü. "Bas git oradan nankör terbiyesiz" dedim. İstirham ediyorum siyasi rant uğruna artık tavizler verilmesin. Bu mesele siyaset üstü bir meseledir. Parti konusu değildir. Elbette iyilere can kurban. Onları tenzih ederim.