Kıymetli okuyucularım
Sendikalar bir dayanışma müessesesidir. Geçmişte sendikaların benzeri örgütlenmelere localar adı verilmiştir. Localar küçük sanayi döneminde aynı iş koluna mensup esnafın kurdukları bir dayanışma ve otokontrol teşkilatıdır. Sendikalar büyük sanayi kuruluşları ile başlamıştır. Sendikalar geniş kadrolara hitap etmektedirler. Günümüzde milletlerarası temasları bile olmaktadır. Ancak bu hareket milli karakterini ihmal ederek ideolojik saplantılara sebep olmaktadır. Gelişmiş, yaşam seviyeleri yüksek ve güçlü devlet ve milletlerin sendikaları da güçlü olur. Fakir ve geri kalmış millet ve devletlerin sendikaları ise güçsüz kalmaktadırlar. Sendika denilince önce aklımıza işçi ve işveren gelmektedir. Aslında örgütlenme bakımından çiftçiler, esnaf ve diğer çalışanlar da birer sendikaya muhtaçtırlar. Böylece herkes teşkilatlanmış olur.

Kıymetli okuyucularım
Gelin birlikte Türkiye'deki sendika örgütlenmelerine göz atalım. Bunların sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi ve politik yapıları ile ideolojik yapılarını inceleyelim. Önce sendikaların kim ya da kimlerin tekelinde olduğuna bakmak lazım. 1981'de Almanya'da Prelli Lastik Fabrikası'na ziyarete gittim. Bir yetkili beni karşıladı. Sohbet anında çok ciddi bir endişesini dile getirerek şöyle dedi: "Sizin Tariş İplik Fabrikamız var. Günlük kapasitesi 30 (otuz) bin bobin. Bu kapasite 11(On bir) bin bobine düşmüş. Fabrikada grev yapıyorlar. Makineleri kırıp yakıyorlar. Hak istemek için bobin sayısı 31 (Otuz bir) bine çıkarırsın ki grev haklı sayılsın. Üretim artarsa ücret de artar" dedi. Türkiye'de sendikalar rant musluğu olmuş aylık geliri 36 bin lira olduğu söylenen bir sendika başkanı, memurun, işçinin halinden anlar mı? Sendikalara kesilen işçi aidatları hangi işçinin dertlerine çare olarak kullanılmış bilen var mı? Bir tarihte Rahmetli olan ağabeyime sormuştum, "Ağabeyciğim bu sizlerden kesilen aidatlarla alınan ve hizmete sokulan şu sosyal tesise, dinlenme kampına hiç geldin mi? Buralar sizler için sizlerin parası ile alınıyor" demiştim. Mekanı cennet olsun ağabeyim bana manalı bir şekilde bakarak, "Ah be kardeşim leş kargalarından bizim gibi garibanlara sıra gelir mi? Bizim kampımız mı olur" demişti. Sonra da ben onun çalıştığı fabrikada İslam'da İş Hakkı konulu bir seminer vermiştim.

Kıymetli okuyucularım
Sosyal güvenlik ve sosyal adalet ülke ve milletin bölünmez bütünlüğü için önemlidir. Toplumdaki sosyal organizasyonlar aslında bir bütünlük içinde gelişmedir. Aynı tarih, aynı kültür ve aynı inancın mensuplarıyız. Bu bağlamda sendikalar parçalanmıştır. Liberal milliyetçi, devrimci, muhafazakâr ve benzeri isimler altında toplanmışlardır. Bu durum birilerinin işine yaramaktadır. Sendika yöneticileri ve yetkilileri siyasi ve politik davranışlardan uzak durmalıdır. Mağrur ve mazlumların hakkını aramak ve almak için mücadele etmek sendikaların temel ve asli görevleridir.