SON DAKİKA
Hava Durumu

Sahte öpücükler ve yalan sevgiler

Yazının Giriş Tarihi: 04.12.2018 21:41
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.12.2018 21:41
Toplum olarak içinde bulunduğumuz cemiyetin yaşadığı milli ve manevi buhranların vebali ve mesuliyeti hepimizin sırtındadır. Yalan öpücükler, alınan naylon parçası oyuncaklar, gösterişli giysiler, verilen günlük harçlıklar, ne beni ne çocuklarımızı, ne torunlarımızı ne de anne ve babaları huzura kavuşturmayacaktır. Kim kimi aldatıyor, kim kimi kandırıyor belli değil. Dünya dönmeye devam ederken, kirlenmeye ve kirletilmeye devam ediyor. Kaçınılmaz olan ve devamı mümkün olmayan gerçek ise dünyanın fani oluşudur. Zamanı geldiğinde dünyada yok olacak, atılmış, hallaç pamuğu gibi savrulacaktır. Dağlar birbirine karışacaktır. Güneş kararacak ve alçalacak, yıldızlar dürülecektir. İnsanoğlunun yaptığı zerre kadar iyilik ve zerre kadar kötülük tek tek önüne gelecektir.Yapılanların inkarı adaletin önünde asla mümkün olmayacaktır. Ey secdesiz olanlar, rükusuz beller, besmelesiz dudaklar, amin’lerle yücelen ellerden mahrum olanlar. Ey malına, şöhretine güvenenler! Var mı sahip olduklarını terk etmeyenler. Var mı, malını makamını, ünvanını bırakanlar! Bakın 2018 yılının Aralık ayına girdik. Bir dönem meşhur ABD başkanı olan Bush’un ölümünü haberlerde izledim. 1980 ihtilalinde tatilde iken,”bizim çocuklar başardı” demişti de, hepimiz bu sözden ve amerikan uşaklarından nefret etmiştik. Hatta ben bir makalemde İngilizce bilmediğim için “puştonu Bush mu” tabirini kullanmıştım. Türkiye’de 1982 darbesini yapanların birçoğu Bush’dan önce ölüp gittiler. Hani var ya ku’ran’da “habibim de ki; onlar ölümden kaçarlar. Halbuki vakti geldiğinde ölüm onlara yetişir ve onları yakalar”. Hepimizi ölüm yakalayacaktır. Peki, o zaman geldiğinde çok sevdiğimizi söylediğimiz evlatların, torunların, hatta eski dost ve arkadaşların azap çekmesine tahammül edebilecek miyiz? Ruhlar aç bırakılmış, iman damarları kurumuş, iman ve edep çeşmesinden su içmemiş yavruların günahı, vebali kimin olacaktır? Ellerine verdiğimiz paralar, yedirdiğimiz lüks gıdalar, neslimize karşı görevlerimizi yaptığımıza kafi midir? Konaklar, villalar, malikaneler, dubleks daireler, saraylar yıkılacak. Sadece geriye iyi ve kötü işlerimiz kalacak. Depremlerden, yangınlardan, sellerden, rüzgar ve fırtınalardan, toprak kaymalarından, hortumlardan korkuyoruz da, kıyametten niye korkmuyoruz? O güne neden hazırlanmıyoruz? Yazık değil mi şu gençliğinize. Sokakların haline bir bakın. Üzerinde yaşadığımız bu vatan toprakları gazidir. Altında binlerce şehitler barındırır. Onun için Anadolu Toprağına, pis vaziyette, cünüp olarak basılmaz. Ne yazık ki, “Gusül Abdest nedir” diye sorulduğunda alaycı bir gülümsemeyle; “güsül neye deniyor” diyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Tenkit ettiğimiz dönemlerin gençliği bugünkü kadar sorumsuz değildi. Onun için diyorum ki, bu şartlarda asla mesuliyetten kurtulamayız. Ahirette yakalarımızdan tutacak elleri çoğaltmayalım.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.