Sevgili okuyucularım, 6 Aralık 2017 Çarşamba günü saat 12:00’da takriben benden 7 yahut 8 yaş büyük olan bir komşumla telefon görüşmesi yaptım. Bana bir soru yöneltti. “Yahu hocam bunlar ne yapmak istiyor. Birisi devletimizi idare eden iktidar partisi. Başbakan, Cumhurbaşkanı. Diğeri ana muhalefet partisi genel başkanı ve yardımcıları. Vallahi insan çoluk çocuğunun yanında bunları izletmekten utanıyor. Kim haklı kim haksız belli değil. Hele ağızlarından çıkan sözler tam bir argo yığını. Sokaktaki iki tane genç tartışıp kavga etse belki de birbirlerine bu ifadeleri kullanmazlar.” Ben de bunun üzerine elime Türk Diyanet Vakfı yayınlarından İslam İlmihalinin ikinci cildini aldım ve 548’inci sayfaya kadar olan kısmını okudum. Bahsi geçen bu sayfalar yöneticinin (devlet adamları ve siyasetçilerin) görevlerinden bahsediyor. Gelin birlikte okuyalım. İslam dini bütün toplumsal kurumlarda olduğu gibi en geniş toplumsal kurum olan devlette de nizam fikrine ve uyuma önem verir. Bu sebeple Kuran-ı Kerim’de “ Allah’a, peygambere ve içinizden çıkan yöneticilere itaat ediniz” buyrulmuştur. (Nisa Suresi- Ayet59) Şanlı Peygamberimiz de “ Kendi işlerinizi yürütenlere (devlet adamlarına) itaat edin. Rabbinizin cennetine girin” buyurmuştur. (Tirmizi Cuma Bahsi: 81) tabii bu arada yöneticilerin, devlet adamlarının “Liyakat ve Ehliyet” sahibi olmaları ayrıca “Adalet ve Dürüstlük” erbabı olmaları esas alınmıştır. Allah Resulü’nün “İş ehlinden başkasına verildiği zaman kıyamet kopar” kıyameti bekle uyarısı bizlere çok şey anlatıyor. (bakınız Buhari İlim bahsi 13 İmare 170) bu Hadis-i Şerifte ‘İş’ anlamına gelen ‘Emr’ sözü öncelikle devlet işi yani idari ve siyasi görev olarak düşünülmüştür. Zira Kuran-ı Kerim’de devlet adamları için ‘Ülül-Emr’ iş başında olanlar ifadesi kullanılmıştır. Bunun için siyasi ve idari göreve gelecek olanlarda beden sağlığı, kusursuzluk, anlama ve kavrama üstünlüğü, güçlü hafıza, güçlü zeka, etkili hitabet, öğrenme sevgisi ve yeteneği, mideye düşkün olmama, doğruluk sevgisi, cömertlik ve ikram sevgisi, gönül zenginliği ve tok gözlülük, adalet sevgisi, azim ve kararlılık gibi özellikler aranmaktadır.
Ayrıca Sa’d Suresinin 26 ve 28’inci ayetlerinden çıkan sonuca göre takva sahibi bir yönetici (devlet adamı) yönetimini adalet hakkaniyet ölçülerine göre sürdürür. Hüküm ve kararlarındaki keyfi arzularına uyup Allah’ın emir ve tayin ettiği ölçülerden sapmaz. Kendisi için en iyi gördüklerini halkı içinde (millet içinde) en iyi ve yararlı şeyleri yapar. Bu arada ilim adamlarının, ulemanın, bilginlerin devlet ve siyaset adamlarını adalet ve hakkaniyete çağırmayı, buna imkan bulanların bu vazifelerini yerine getirmelerinin önemi vurgulanmıştır. İyiliği emir, kötülükten uzak durmak ve kötülüğe karşı çıkmak ilim adamlarının asıl görevleri arasındadır.
Not: insanın görevleri ve sorumlulukları şeklinde bu konular detaylı olarak yazılacaktır.