Kıymetli okuyucularım.
Bir takım insan bozuntuları yaşadığımız toplumda çeşitli kurumların dengesini bozmak için yapılmaması gereken bütün özellikleri yapmaktadırlar. Bu kurumlarımızdan birisi de sağlık teşkilatlarımızdır. Haksızlığın, düşüncesizliğin, vicdansızlığın, adaletsizliğin açıktan işlendiği ve kaba kuvvetle iş gördürmeye çalışan denge ve moral bozucular devamlı çoğalıyor. Sözlü hareketlerin kaba kuvvete dönüşmesi, yumruklamalar, kafa atmalar, alçakça küfürler ve cinayetler. Onlarca yaralamalar. İnsan kahroluyor ve üzülüyor.
Kim bu saldırganlar? Nereden cesaret alıyorlar? Niçin çoğu adli kontrol şartı ile serbest bırakılıyor? Hepsini de psikopat mı yoksa arkalarında birileri mi var? Tüm bu soruları merak ediyoruz. Şahsım adına ben hastaneye gittiğim zaman sağlıkçılarımızdan 'evladım, kızım' dediğimiz hemşire hanımlardan ve 'hocam' diye hitap ettiğimiz doktorlarımızdan utanıyorum. Bunlardan hesap sorulmasını bekliyorum.
Kıymetli okuyucularım.
Zalimlerin, zorbaların, kabadayı bozuntularının hakaretlerine ve baskılarına uğrayan insanlar ve sağlıkçılarınız üzgünler. Toplum olarak bunu biliyoruz. Ancak şunu unutmayalım. Ay buluttan çıkar gibi çıkıp gelmesini beklediğimiz adalet, yerini bulacak saldırganlar hesap verecektir. Başta doktorlarımız olmak üzere bütün sağlıkçılarınızın hedefi şu olmalıdır: "Yarına yolcuyuz dünden, korkumuz yok kul zulmünden. Ey mi yaman bey mi yaman yakında gösterir zaman..."
Hiçbirimizin bu mübarek vatana, bu aziz millete küsmeye hakkımız yoktur. Küçük hesaplar uğruna Türkiye'yi terk etme hakkımız da yoktur. Üç beş zibidi, terörist bozuntusu yüzünden asla ümitsizliğe ve karamsarlığa düşülmesin. Sakın ola ki kimse de darılıp küsmesin. Cemiyette namuslu, dürüst, vurgundan, soygundan, terörden, adaletsizliklerden ve kabadayı bozuntusu soytarılardan nefret eden, tiksinen milyonlarca insan vardır. Yaşadığımız ortamı cinnet toplumu haline getirmek isteyenlerin sayıları da, kimlikleri de bellidir. Onlar kadar onları şımartan ve yaptıkları rezaleti yanlarına bırakıp hesabını sormayanlar da suçludur.
Kıymetli okuyucularım.
Maddi olsun, manevi olsun, eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe, ekonomiden, tarıma kadar sahip olduğumuz güzellikleri yok etmek hiç kimsenin hakkı değildir. Güzelliklerimizin katliamı bir nevi sosyal cinayettir. Suçlulardan hesap sorulmalıdır. Hem suçlu hem güçlü geçinenler kırmızı ışıkta geçen ve trafik polislerinin durdurduğu Temel'in "Kim dedi benim kırmızı ışıkta geçtiğimi" deyince polislerin, "5 km ötede başkomuserimiz bildirdi" demeleri üzerine, Temel kızar ve "Ula amma da boş boğaz başkomiseriniz varmış" der. Bilmem anlatabildim mi? Artık kuduzların saldırılarına mani olunsun!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Zekeriya Kılıç
SAĞLIKÇILARIMIZ BU REZALETİ HAK ETMİYOR
Bir takım insan bozuntuları yaşadığımız toplumda çeşitli kurumların dengesini bozmak için yapılmaması gereken bütün özellikleri yapmaktadırlar. Bu kurumlarımızdan birisi de sağlık teşkilatlarımızdır. Haksızlığın, düşüncesizliğin, vicdansızlığın, adaletsizliğin açıktan işlendiği ve kaba kuvvetle iş gördürmeye çalışan denge ve moral bozucular devamlı çoğalıyor. Sözlü hareketlerin kaba kuvvete dönüşmesi, yumruklamalar, kafa atmalar, alçakça küfürler ve cinayetler. Onlarca yaralamalar. İnsan kahroluyor ve üzülüyor.
Kim bu saldırganlar? Nereden cesaret alıyorlar? Niçin çoğu adli kontrol şartı ile serbest bırakılıyor? Hepsini de psikopat mı yoksa arkalarında birileri mi var? Tüm bu soruları merak ediyoruz. Şahsım adına ben hastaneye gittiğim zaman sağlıkçılarımızdan 'evladım, kızım' dediğimiz hemşire hanımlardan ve 'hocam' diye hitap ettiğimiz doktorlarımızdan utanıyorum. Bunlardan hesap sorulmasını bekliyorum.
Kıymetli okuyucularım.
Zalimlerin, zorbaların, kabadayı bozuntularının hakaretlerine ve baskılarına uğrayan insanlar ve sağlıkçılarınız üzgünler. Toplum olarak bunu biliyoruz. Ancak şunu unutmayalım. Ay buluttan çıkar gibi çıkıp gelmesini beklediğimiz adalet, yerini bulacak saldırganlar hesap verecektir. Başta doktorlarımız olmak üzere bütün sağlıkçılarınızın hedefi şu olmalıdır: "Yarına yolcuyuz dünden, korkumuz yok kul zulmünden. Ey mi yaman bey mi yaman yakında gösterir zaman..."
Hiçbirimizin bu mübarek vatana, bu aziz millete küsmeye hakkımız yoktur. Küçük hesaplar uğruna Türkiye'yi terk etme hakkımız da yoktur. Üç beş zibidi, terörist bozuntusu yüzünden asla ümitsizliğe ve karamsarlığa düşülmesin. Sakın ola ki kimse de darılıp küsmesin. Cemiyette namuslu, dürüst, vurgundan, soygundan, terörden, adaletsizliklerden ve kabadayı bozuntusu soytarılardan nefret eden, tiksinen milyonlarca insan vardır. Yaşadığımız ortamı cinnet toplumu haline getirmek isteyenlerin sayıları da, kimlikleri de bellidir. Onlar kadar onları şımartan ve yaptıkları rezaleti yanlarına bırakıp hesabını sormayanlar da suçludur.
Kıymetli okuyucularım.
Maddi olsun, manevi olsun, eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe, ekonomiden, tarıma kadar sahip olduğumuz güzellikleri yok etmek hiç kimsenin hakkı değildir. Güzelliklerimizin katliamı bir nevi sosyal cinayettir. Suçlulardan hesap sorulmalıdır. Hem suçlu hem güçlü geçinenler kırmızı ışıkta geçen ve trafik polislerinin durdurduğu Temel'in "Kim dedi benim kırmızı ışıkta geçtiğimi" deyince polislerin, "5 km ötede başkomuserimiz bildirdi" demeleri üzerine, Temel kızar ve "Ula amma da boş boğaz başkomiseriniz varmış" der. Bilmem anlatabildim mi? Artık kuduzların saldırılarına mani olunsun!