Kıymetli okuyucularım
İnsanın uyku hâlinde gördüğü düşler (rüyalar) mevcut bilimsel verilerle açıklanması kolay olmayan bir konudur. Tarihin her döneminde insanların rüya ile ilgilendiği bilinmektedir. Onları yorumlayanlar, çeşitli manalar çıkarmaya çalışanlar her zaman olmuştur. Bilhassa eski  Mısırlılar, Babilliler, Asurlular’da rüya tabirleri gelenek haline gelmiştir. Kahinlerin ve büyücülerin en önemli görevleri rüya yorumlamak olmuştur. Kitab-ı Mukaddes dahil olmak üzere birçok Ortadoğu ve Asya kaynaklı metinlerde kehanet içeren rüyalardan bahsedilmektedir. Bak. Diy. İş. Bşk. İslam İlmihali. Cilt 2. Say. 160-163.

Kuran ve sünnette rüya konusuna sıkça değinilmiştir. Hz. İbrahim, Hz. Yusuf ve Mısır hükümdarlarının gördüğü rüyalardan söz edilmektedir. Yusuf Sur. Ay-5’43 ve 100. İsra Sur. Ay. 60. Saffat Sur. Ay. 105. Sevgili peygamberimizin(ona selam olsun) gördüğü rüyalar ise yüce Allah tarafından doğruluğu belirtilmiştir. Feth. Su. A. 27.

İslam dini kaynaklarında 3 çeşit rüyadan bahsedilmektedir. Birincisi, Rahmani rüya. Buna, Rüyayı Sıdıka ya da Rüyayı Saliha denir. Bu tür rüyalar Allah tarafından doğrudan doğruya melekler vasıtasıyla gelen hak(ilahi) telkinlerdir. Hz. Peygamberimize gelen vahiy çeşitlerinden birisidir. İkincisi, Şeytani Rüya’dır. Şeytanın vesvese, aldatmalarından ve korkutmalarından meydana gelen karışık hayaller, yalan ve batıl düşler insanı kötülüğe sevk eden telkinlerdir. Bunları anlatmak ve tabir etmek tavsiye edilmemiştir. Üçüncüsü,  Nefsani Rüya. Nefsin hayal ve kuruntuları, uyku esnasındaki dış etkiler ve günlük meşgalelere ilişkin rüyalardır. Ekserisi, önceden aklımızdan geçen hayallerden ibarettir. İslam bilginleri insanın içinde bulunduğu iç ve dış şartlardan kaynaklanan ‘Nefsani Rüya’nın’ psikolojik ve fizyolojik şartlarla ilgili olabileceğini kabul etmişlerdir. Ancak peygamberlerin gördükleri ‘sadık rüya’ları ‘vahiy’ kapsamında olduğu için tartışma dışında bırakmışlardır.

Kıymetli Okuyucularım
Peygamberler haricinde görülen rüyalar hakkında değişik görüşler vardır. Tasavvuf ehli, ruhun rüyada iken diğer alemleri seyretmesi şeklinde konuyu açıklamaktadırlar. Felsefeciler, kelamcılar ve filozoflar rüya konusuna ayrı ayrı yorumlar getirmişlerdir. Rüyalar, deney ve gözlemlere konu olamaz. Konu üzerinde yoğunlaşan ilim adamları, sınırlı kalmak zorunda olmuşlardır. Allah’ın en güzel şekilde yarattığını beyan eden insanın üzerindeki sır perdesi henüz açılmamıştır ve gizemli bir dünya görünümündedir. Bu bağlamda, şahsi izlenimler bağlayıcı değildir. Ayet ve sahih hadislerin verdiği sınırlı bilgilerle yetinmek durumunda olduğumuzu anlamalıyız. Şanlı peygamberimiz(ona selam olsun) kötü ve çirkin rüyaların anlatılmasını tavsiye etmemiştir. Güzel ve iyi rüyaların anlatılmasını uygun görmüştür. Asıl olan şudur: İyimser olarak rüyaları hayra yormak lazımdır.