Hiç unutmadığım bir hatıramı anlatmak istiyorum. Yıl 1991. İstanbul’da 500 evler semtinde kat imalatı yapan bir akrabanın ziyaretine gitmiştim. Elinde bir çanta ile şık kıyafetli birisi merhabalar diyip içeri girdi. İşyeri sahibi ile kucaklaştılar. Hemen döner ve ayran siparişi verildi. Ziyafetten sonra şahsın cebine bir paket uzun parliament ve bir de zarf konuldu. 6 ay sonra görüşmek üzere diyip ayrıldı. Kim olduğunu sorduğumda, “Akrabam ah be ağabey nasıl anlatayım. Bu adam çalışma Bakanlığı Müfettişi. Bizi idare ediyor. Biz de ona rüşvet veriyoruz. Bu çevrede en az 300’den fazla atölye vardır. Çalışanların hiçbirisinin sigortası yoktur. Her gelişinde bir daire parası rüşvet alır. Tabii biz de suçluyuz. Adamlar yemeye alışmış. İşler böyle dönüyor” dedi. Elbette şeref ve namusuyla görevlerini yapanları tenzih ederim. Ancak Ankara’da işlenen müzisyen cinayeti beni çok gerilere götürdü. Mesela 1957’lerin vatan cephesi üyelerinin yaptığı ‘Vatan Cephesi Üyeleri’nin yaptığı vurgunlar. Yenilen millet paraları sonraki yıllarda parça kumaş ve yonga, kereste artığı ile ihracat yapıyoruz diye soyulan devlet kasaları. Daha sonraki yıllarda gümrüklerdeki bavul ticareti rezaletleri ve bürokratik soygunlar, banker faciaları ve diğerleri.
Kıymetli okuyucularım,
Kamuda görev yapan bir kişinin gecenin o saatlerinde barlarda, pavyonlarda, gece kulüplerinde ne işi var diye sormak lazım. Batık hanelerde para yiyenlerin ve mal mülk sahibi olanların sorgulanması gerekmez mi? Örneğin fetö borsası araştırıldı mı? Ayda 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçi millete tanıtıldı mı? Yurt dışına kaçan soyguncular, vurguncular, milli hırsızlar deşifre edildi mi? Reza zarrablar dahil bu aziz milletin kaç lirası haramzadeler tarafından çarçur edildi. Suni ve yatay gündemler oluşturarak rezaletleri örtbas etmek çare değildir. Ozan diyor ya vatan vatanda, tatan tatan da var, satanda. Ben de diyorum ki: “Vatan vatanda çalanlar var, çırpanlarda Türk milleri olup bitenleri görüyor. Palavralar kimseyi tatmin etmiyor. Adalet uygulanmıyor. Hesaplar sorulmuyor. Mahşer aleminde ellerimiz yakaların da olacaktır."
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
Rüşvetçiler, hırsızlar kimlerdir?
Kıymetli okuyucularım,
Hiç unutmadığım bir hatıramı anlatmak istiyorum. Yıl 1991. İstanbul’da 500 evler semtinde kat imalatı yapan bir akrabanın ziyaretine gitmiştim. Elinde bir çanta ile şık kıyafetli birisi merhabalar diyip içeri girdi. İşyeri sahibi ile kucaklaştılar. Hemen döner ve ayran siparişi verildi. Ziyafetten sonra şahsın cebine bir paket uzun parliament ve bir de zarf konuldu. 6 ay sonra görüşmek üzere diyip ayrıldı. Kim olduğunu sorduğumda, “Akrabam ah be ağabey nasıl anlatayım. Bu adam çalışma Bakanlığı Müfettişi. Bizi idare ediyor. Biz de ona rüşvet veriyoruz. Bu çevrede en az 300’den fazla atölye vardır. Çalışanların hiçbirisinin sigortası yoktur. Her gelişinde bir daire parası rüşvet alır. Tabii biz de suçluyuz. Adamlar yemeye alışmış. İşler böyle dönüyor” dedi. Elbette şeref ve namusuyla görevlerini yapanları tenzih ederim. Ancak Ankara’da işlenen müzisyen cinayeti beni çok gerilere götürdü. Mesela 1957’lerin vatan cephesi üyelerinin yaptığı ‘Vatan Cephesi Üyeleri’nin yaptığı vurgunlar. Yenilen millet paraları sonraki yıllarda parça kumaş ve yonga, kereste artığı ile ihracat yapıyoruz diye soyulan devlet kasaları. Daha sonraki yıllarda gümrüklerdeki bavul ticareti rezaletleri ve bürokratik soygunlar, banker faciaları ve diğerleri.
Kıymetli okuyucularım,
Kamuda görev yapan bir kişinin gecenin o saatlerinde barlarda, pavyonlarda, gece kulüplerinde ne işi var diye sormak lazım. Batık hanelerde para yiyenlerin ve mal mülk sahibi olanların sorgulanması gerekmez mi? Örneğin fetö borsası araştırıldı mı? Ayda 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçi millete tanıtıldı mı? Yurt dışına kaçan soyguncular, vurguncular, milli hırsızlar deşifre edildi mi? Reza zarrablar dahil bu aziz milletin kaç lirası haramzadeler tarafından çarçur edildi. Suni ve yatay gündemler oluşturarak rezaletleri örtbas etmek çare değildir. Ozan diyor ya vatan vatanda, tatan tatan da var, satanda. Ben de diyorum ki: “Vatan vatanda çalanlar var, çırpanlarda Türk milleri olup bitenleri görüyor. Palavralar kimseyi tatmin etmiyor. Adalet uygulanmıyor. Hesaplar sorulmuyor. Mahşer aleminde ellerimiz yakaların da olacaktır."