SON DAKİKA
Hava Durumu

Ramazana girerken – 1

Yazının Giriş Tarihi: 03.05.2019 21:21
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.05.2019 21:21
Ramazan ayı ve onun manevi ziyneti, manevi süsü olan oruç dinimiz İslamın “irade terbiyesine” verdiği önemin açık delilidir. İrade, insanoğlunun şuurlu tercihleri anlamına gelir. Şuur ise çok güçlü bir otokontroldür. Bu bağlamda insanları hayvanlardan ayıran ve farklı davranışlarını planlayan ve de hedeflerine ulaşması için sevk ve idare mekanizmasını geliştiren ilahi emirlerden birisi de kendimizle hesaplaşmak olan irade terbiyesidir. Onun içindir ki hayvanlarda irade yoktur. Onlar içgüdüleri ile hareket ederler. Onların şuurlu bir kontrol ve iradi davranışları söz konusu değildir. Akli dengesi yerinde olan ve belli seviyeye gelen her insan irade sahibidir. Ancak insanın iradesi çatallıdır. Bunun anlamı şudur. İnsan iyi ile kötüyü, hak ile batılı, doğru ile yanlışı, çirkin ile güzeli, helal ile haramı ayırırken ikisi arasında yalpalar durur. Hayvanlar ise kalıplaşmış şekilde davranırlar, onlarda bu çatallaşma yoktur. Akıllı insan ise çatallaşma yolunun ağzında uygun tercihi yapan kişidir. Peki uygun davranış, uygun tercih hangisidir. Bu noktada cemiyetlerin ve insanların ayrıldığını görüyoruz. İnsan nasıl hareket etmelidir ki hak ile batılı, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini, helal ile haramı, kötü ile yanlışı ayırt edebilsin. İrade terbiyesi üzerindeki çelişkiler nelerdir, nedenleri ve niçinlerine hangi gözle bakmak lazımdır. Mesela bir ataiste ya da bir maddepereste sorarsanız insana zevk ve lezzet veren her şey iyidir ve iradidir. İnsanı çeşitli perhizlere sokan, mahrumiyetlere, ıstıraba sürükleyen hareketler doğru değildir. Mutluluk insanı sevk ve idare eden fizyolojik ve psikolojik ve de sosyolojik motiflerin gerçekleşmesiyle mümkün olur. İrade terbiyesi içimizden geldiği gibi yaşamak demektir. Niye vahşi bir mantığın kölesi olurlar.
Çağımız dünyasındaki beşeri problemlerin temdinde yatan gerçek budur. Bir budiste sorarsınız onun mantığı irade konusunda tamamen ayrıdır. Ona göre kişiyi mutsuz kılan ‘egosudur.’ Yani ben demektir. Cemiyetle temasa geçildiği andan itibaren ortaya çıkan ihtiraslar ve kaprisler gittikçe büyür, doyumsuz hale gelir. İnsanda benlik duygusu, ego büyüdükçe yaşamak ıstıraba dönüşür. Onun için iyi bir Budist iradesini kullanarak isteklerini ve egosunu yok etmeye çalışmalıdır. Bu da ancak cemiyetten, insanlardan uzaklaşarak ‘inzivayi bir hayatla mümkün olur.’ Bunu yolu da az yemek, az uyumak, az konuşmakla egonun isteklerini sıfıra (Nirvanaya) yaklaştırmakla olur. Bir Katolik rahibe sorarsanız o da içgüdülerini, iradesini kontrol altına alabilmek için bazı konularda sınırlı, bazı konularda mutlak perhizle nefsin dizginleneceğini savunur. Ona göre biraz inziva esastır. Tam olarak da mutlak şekilde ‘seksüel perhizi’ esas almışlardır. Onlara göre bu hareket fazilettir. İslamın irade terbiyesi bunlardan çok farklıdır.
Devam edecek…     

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.