Sayın valimizin onurlarıyla bayram sabahı sohbet yapmak için görevlendirildim.
Emel Sayın’ın, David’le nikahını kıymayan bir imam kardeşimin görevli olduğu camide dini sohbet yapacağım. Sabah namazını kıldıktan sonra, daha kürsüye çıkmadan camiye polisler geldi.
Bir başkomiserimiz kulağıma eğilerek “Efendim Sayın Başbakanımız, Sayın Turizm Bakanımız bayram namazını burada kılacaklar. Gerekli güvenlik tedbirleri alındı. Kaymakam bey protokol için ön saftan yer ayrılmasını emrettiler” dedi. Yavaşça geri döndüm ve “Sayın başkomiserim, burada protokol olmaz. Burası Allah’ın evidir. Kusura bakmayın” dedim.
Bayram sohbetini yaparken Rahmetli Özal, Mükerrem Taşçıoğlu, Mesut Yılmaz, Şükrü Zeybek, milletvekili, vali bey, kaymakam bey, garnizon komutanı camiye girdiler. Hiç bir şey söylemeden millet gereğini yaptı ve ön safı açtı. Türk Milleti’nin bu bağlamda nasıl duyarlı olduğu bilinmektedir. Bende ini ve milli kültürden bahsediyorum. Hatta yüksek sesle, jest ve mimik hareketleriyle, “Düşman topla, tüfekle fethedemedi Anadolu’yu şimdi kültürümüze, ahlakımıza, neslimize çevirdi namluyu” diyerek adeta şikayette bulunuyorum. Nama çıkışı sayın bakan yanıma gelerek “Değerli müftüm mesajı aldım” demişti. Marmaris’te türbesi olan Sarıana Yatırı’nın imarı için yardım topladık. Rahmetli Özal cebinden bir miktar para çıkardı. Ben müdahale ettim ve “Sayın başkanım sizden çek bekliyoruz” dedim. Biraz sonra beklenen çek geldi. Cami içinde bayramlaşırken Özal; “Burada birinci adam sensin” diyerek benim yanıma dikilmişti. İçeride peş peşe bayramlaşırken insanlar hilal halinde dizilmişti. Bende teşekkür etmiştim. Malum ve şartlı olan basında bir gün sonra haber çıkmıştı. “Türkeşçi müftü camide hilali canlandırdı” diyerek, adeta linç girişiminde bulunmuşlardı. Çünkü Muğla’da yayınlanan Hamle Gazetesi’nde sert yazılar yazıyordum. Yani yönlü ve de çok şartlı olan basın sık sık “Bu adam kim? Muğla’ya nasıl geldi? Neler oluyor?” şeklinde yazılar çıkıyordu. Demek istediğim şudur; camilerde, mescitlerde protokol olmaz. Milletimiz gerekeni yapar. Asla aralara siyaset sokulmasın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
PROTOKOL MESELESİ VE BİR ANIM
Emel Sayın’ın, David’le nikahını kıymayan bir imam kardeşimin görevli olduğu camide dini sohbet yapacağım. Sabah namazını kıldıktan sonra, daha kürsüye çıkmadan camiye polisler geldi.
Bir başkomiserimiz kulağıma eğilerek “Efendim Sayın Başbakanımız, Sayın Turizm Bakanımız bayram namazını burada kılacaklar. Gerekli güvenlik tedbirleri alındı. Kaymakam bey protokol için ön saftan yer ayrılmasını emrettiler” dedi. Yavaşça geri döndüm ve “Sayın başkomiserim, burada protokol olmaz. Burası Allah’ın evidir. Kusura bakmayın” dedim.
Bayram sohbetini yaparken Rahmetli Özal, Mükerrem Taşçıoğlu, Mesut Yılmaz, Şükrü Zeybek, milletvekili, vali bey, kaymakam bey, garnizon komutanı camiye girdiler. Hiç bir şey söylemeden millet gereğini yaptı ve ön safı açtı. Türk Milleti’nin bu bağlamda nasıl duyarlı olduğu bilinmektedir. Bende ini ve milli kültürden bahsediyorum. Hatta yüksek sesle, jest ve mimik hareketleriyle, “Düşman topla, tüfekle fethedemedi Anadolu’yu şimdi kültürümüze, ahlakımıza, neslimize çevirdi namluyu” diyerek adeta şikayette bulunuyorum. Nama çıkışı sayın bakan yanıma gelerek “Değerli müftüm mesajı aldım” demişti. Marmaris’te türbesi olan Sarıana Yatırı’nın imarı için yardım topladık. Rahmetli Özal cebinden bir miktar para çıkardı. Ben müdahale ettim ve “Sayın başkanım sizden çek bekliyoruz” dedim. Biraz sonra beklenen çek geldi. Cami içinde bayramlaşırken Özal; “Burada birinci adam sensin” diyerek benim yanıma dikilmişti. İçeride peş peşe bayramlaşırken insanlar hilal halinde dizilmişti. Bende teşekkür etmiştim. Malum ve şartlı olan basında bir gün sonra haber çıkmıştı. “Türkeşçi müftü camide hilali canlandırdı” diyerek, adeta linç girişiminde bulunmuşlardı. Çünkü Muğla’da yayınlanan Hamle Gazetesi’nde sert yazılar yazıyordum. Yani yönlü ve de çok şartlı olan basın sık sık “Bu adam kim? Muğla’ya nasıl geldi? Neler oluyor?” şeklinde yazılar çıkıyordu. Demek istediğim şudur; camilerde, mescitlerde protokol olmaz. Milletimiz gerekeni yapar. Asla aralara siyaset sokulmasın.