‘’Sizin taptığınız Allah benim ayaklarımın altındadır.’’ Diyen Muhittin-i Arabi, sanki dünü ile, bu günü ile emperyalist ve kapitalist anlayışların, madde perestlerin maskelerini indirmiştir. Tam 1440 yıl önce para uğruna işlenen cinayetler, pazarlanan kadınlar ve oynanan insanlık şerefinin kurtulması için yüce Rabbimiz kullarını uyarmıştır.’’ Yazıklar olsun o müşriklere ki onlar zekat vermezler ve ahreti de inkar ederler.’’ Buyurmuştur. Fussilet suresi ayet 6.,7.’’ Paylaşılmayan fakirin, yoksulun hakkı gözetilmeyen mal ne işe yarar. Altın ve gümüşü (parası)biriktirip de onları Allah yolunda harcamayanlar için acıklı bir azabı müjdele. O gün bu altın ve gümüş(biriktirilen mallar) cehennem ateşinde  kızdırılıp bunlarla onların alınları, böğürleri, sırtları dağlanacak ve (o esnada) işte nefsimiz için toplayıp sakladıklarımız. Artık saklayıp istifçilik ettiğiniz hazinelerin acısını haydi tadın denilecektir. Tevbe suresi ayet 34.35.
Elbette bu ilahi uyarıların muhatabı tüm insanlardır. Para, pulu, makamı, mülkü çıkar ve menfaatleri uğruna zulüm yapanların, adaleti çiğneyenlerin, insanların haklarına tecavüz edenlerin durumları semavi dinlerin tamamında anlatılmıştır. Ben günümüzün kapitalist zihniyetli insanlarını merak ediyorum. Şu toprağın altında ne zenginler var. Ne kadar kral, han, padişah emir ve devlet başkanları var. Dünyanın ömrü kaç milyon yıllık. Hz. Adem’den günümüze kaç yüz milyar insan gelip geçmiştir. Aramızda 150 yaşında bir tek insan yoktur. O halde insanın övünüp imreneceği en güzel sermayesi güzel ve hayırlı işlerle anılmasıdır. Düşünüyorum da şu’’korona’’ belası ortaya çıkmadan önce bir takım fabrikaların kanallara dererlere bıraktığı zehirler milyonlarca canlıyı yok ediyordu. İlçemizden akan ‘’Koca Su Deresi’’ bile bu kirlilikten payını alıyordu. Şimdilerde pisliklerini akıtmadan ‘’Virüs’’ münasebetiyle kapanan fabrikalara baktığımızda insan adeta çıldırıyor. Keşke zamanında gerekli uyarılara uyulsaydı da sularımız, havamız, toprağımız ve insanlarımız kirletilmeseydi. Tarım alanlarımız beton yığını haline gelmeseydi. Bu gün çok ağızlar nüfus yoğunluğundan şikâyetçi oluyorlar.  Hâlbuki Türkiye’de %20’lik bir oranda yapılacak olan modern tarımla Türkiye topraklarının 80 milyon nüfusu besleyecek kapasitede olduğu yıllar önce anlatılmıştır. Muhatap olduğumuz asıl şey adil gelir dağılımı ve adil paylaşımdır. Tabi buna paranın kulları ve madde kolikler sıcak bakmazlar. Çünkü onların ilahı paradır.