Oruca başlamanın zamanı imsaktır. Bir başka anlamı da ‘‘Fecr-i sadığın’’ oluştuğu vakit demektir. Bakara Suresi’nin 187. Ayetinde orucun ne zaman başlayıp ne zaman biteceği bildirilmiştir.’’Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye kadar yani (tanyeri ağarıncaya kadar) yiyin, için sonra da orucu tam olarak tutun.’’ buyrulmaktadır. Bakınız Kuran-ı Kerim meali Diyanet İşleri Başkanlığı sayfa 28. Kuduri tercümesinin 86. Sayfasında ise ‘‘Fecrin doğmasından güneş kavuşuncaya kadardır ‘‘ tarifi vardır. Elmalılı Hamdi Yazır ise ‘‘ Fecri sadıktan bir cüz bulunan beyaz iplik, yani sabahleyin şafak sökünceye, tan yeri iplik gibi ağarıncaya kadar’’ diyerek imsak vaktinin zamanını belirlemiştir. Pratikte anlaşılması gereken şudur. ‘‘Yatsı namazının vaktinin bittiği, sabah namazının vaktinin başladığı an, ayı zamanda sahurun sona erdiği andır. Bu andan itibaren oruç başlamıştır. Bunun adı da imsaktır. Şanlı Peygamberimiz s.a.v. ‘‘Sahurun son ana kadar geciktirilmesini, iftarın ise tam zamanında yapılmasını tavsiye buyurmuştur. Birinci Fecir denilen ve Fecri kazip bilinen yalancı görüntü, sabaha karşı doğu tarafından yani ufuktan göğe doğru dikey yükselen piramit şeklinde donuk bir beyazlıktır. Bu beyazlık geçicidir. Bunun peşinden kısa süreli bir karanlık çöker. Sonrada ufukta yatay olarak boydan boya uzanıp giden ve giderek genişleyen Fecri Sadık aydınlığı başlar. Sabah namazı da o anda kılınırsa atfedilir ve müsthap olarak bilinir. Bu aydınlığın ölçüsü ise ‘‘ Atılan okun görülebileceği bir şekilde aydınlığın oluşudur.’’ Konuyla alakalı farklı görüşler vardır. Bunların birçoğunun dayanağı yoktur. İmsak vaktiyle sahuru birbirinden ayırmak zorundayız. İmsak yemenin, içmenin ve diğer cinsel arzuların son bulduğu zaman dilimidir. İmsak’tan itibaren yatsı namazı da kılınmaz. İmsak orucun başladığı andır. İftara kadar devam eder. Burada çifte standart vardır. Ramazanda okunan sabah ezanları ile, ramazandan sonra okunan sabah ezanları saatleri birbirinden niçin farklı oluyor izahı gerekmektedir. Aslından geçmiş yıllardan uygulanan’’Temkin’’ süresi önem arz etmektedir.  Ekseri ilim adamları ve mezheplerin görüşlerinde kararın oruç tutanların lehine olmasını savunmuşlardır. Elbette ibadetin ruhuna uygun olan esastır. Konuyla ilgili bakınız Diyanet İlmihali cilt 1 sayfa 381-382 ve 234.