Sevgili okuyucularım; Oruçlu iken, her zaman kinden daha çok sabır ve metanet içinde olmamız gerekir. Oruç bazı insanlarda sabırsızlığa, ani kızmalara ve taşkınlıklara sebep olabilir. Açlık ve susuzluğun verdiği ataklar sebebiyle bunlara zaman zaman şahit oluruz. Oruç tutanların, tutmayanları gördüklerinde hakaret etmeleri, dövüş, kavga çıkarmaları çok ayıp ve günahtır.
     “Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” tabiri gayrimüslimler için kullanılan bir atasözüdür. Onlarla kavga etmek yerine, yapıcı bir tutum takınarak, oruç tutmalarının daha hayırlı olacağını, tutmuyorlarsa, kapalı bir yerde yeme, içme ihtiyaçlarını karşılamalarını söylemek çok faydalı olur. Hasan Basri hazretleri şöyle anlatıyor. “ben her oruç gününde aş evlerinin, yemekhanelerin, soğuk suların başlarına ve önlerine giderim. Nefsim o yemekleri yiyip, içmek ister. Ben de yedirmem ve içirmem, yani nefsimle savaş ederim. Her defasında nefsime karşı bu savaşı kazanırım”
     Orucu bahane ederek psikolojik marka meraklıları olur. Adeta toplumdan intikam alırcasına “yiyorum işte erkekseniz mani olun ”mantığı güder. Diğer taraftan” efendim ben delikanlıyım. Benim olduğum yerde, gözümün önünde kimse oruç yiyemez” ukalalığı. Buda orucu kullanarak, şahsiyet yapmak ve idealistlik sergilemektir ki, bir nevi marka olma hastalığıdır.
     Sevgili okuyucularım.” Oruç kalkandır. Allah oruç sayesinde günahlarımızı bağışlar. Tövbeler kabul olur, dereceler yükselir. Oruçluyken birisi size sövmeye ve vurmaya kalksa bile siz ona sövmeyin vurmayın. Sadece “ben oruçluyum deyin. Günah itibarıyla ona yeter.” Tavsiyeleri şanlı Peygamberimizin mübarek mesajlarıdır. Bu tavsiyelere uyarsak, hem şifa bulur hem de mutlu oluruz. Onun için oruç tevazu ve alçakgönüllülük ister.