Kıymetli Okuyucularım. Hikaye, masal ve fıkralarda bizler için bazı derler vardır. Onun için kimi fıkraları sizlerle paylaşmak istedim.
Harun Reşit annesiyle sohbet ederken ‘Anneni’ vezir Yahya’nın çok iyi bir insan olduğunu anlatarak veziri övdü. Onun kıymetini bilmesini istedi. Harun Reşit ise annesini hiç kırmadan onu tasdik edercesine ‘Anacığım’ bende o fikirdeyim. Vezir o kadar iyi kalpli ki ikimizden birini öldürmek istese tatlı zehirle öldürür der.
Akıl hastanesini teftiş eden müfettiş bahçede delilerin kendilerini çeşitli ağaçların dallarından aşağı sarktıklarını görünce olay ilgisini çekmiş ve görevliye sormuş. ‘Ne yapıyor bunlar’. Görevli cevap vermiş.’Efendim bunlar kendilerini armut zanneden hastalar’. Müfettiş biraz ileride yerde boylu boyuna yatan başka bir hasta görmüş. Tekrar sormuş. ‘Peki bunun nesi var’. Görevlinin o mu ‘Efendim o olgunlaşmış ve yere düşmüş armutlardan’ demiş. Sizce görevli akıllı mı yani.
Azılı soyguncu bankaya girer içerisi kalabalık olduğu için aldığı rehinelerin birkaçını öldürmeye karar verir. Herkese adını sorar. Kadının birisi ‘ağlayarak’ adını Ayşe olduğunu söyler. Soyguncu ‘benim annemin adı da Ayşe’ seni bırakıyorum der. Ötekine sorar ‘senin adın nedir’. Titreyerek cevap verir. ‘Efendim benim adım Ali’. Ama arkadaşlar bana hep ‘Ayşe’ derler. İş soygun,vurgun, eşkiyalık olunca nice Ali’ ‘Ayşe nice Ayşe’ler Ali oluveriyor.
Akıl hastanesinde koğuşları gezen başhekim bir delinin oturmuş bir şeyler yazdığını görünce merakla sormuş.’Kolay gelsin ne yapıyorsun’. Deli ‘mektup yazıyorum efendim’ demiş. Başhekim ‘Yaa öylemi kime yazıyorsun’ deyi,nce deli ‘kendime yazıyorum efendim’ demiş. Peki ne yazılı mektupta ‘diye sorunca’ deli ‘ilahi doktor siz delimisiniz nesiniz siz mektubu daha almadık ki içinde ne yazdığını bileyim!.
Hırsızın biri bir bahçede ağacın tepesine çıkmış. Bütün gücüyle ağacı silkeleyip duruyor. Bunu gören bahçe sahibi koşup gelerek ‘Be adam’ diye bağırıyor. Ve ‘benim ağaca çıkmış öyle ne yapıyorsun.Allah’tan korkmuyor musu!’ demiş. Ağaçtaki adam ‘pişkin hırsız’ utanmaz yüzle cevap veriyor. ‘Neden bana bağırıyorsun.Allah’ın bahçesinde, Allah’ın bir kulu Allah’ın yarattığı meyvelerden yiyor. Getir şu ipi de hırsıza ağzının payını verelim.’ Neticede bahçe sahibi hırsızı ağaca bağlıyor. Eline aldığı sopayla vurmaya başlıyor. Hırsız bağırınca ‘ne yapıyorsun be adam, beni öldüreceksin Allah’tan kork’ diyor. Bahçe sahibi şu cevabı veriyor.’Neden bağırıp duruyorsun.Allah’ın bir kulu Allah’ın başka bir kulunu Allah’ın sopasıyla dövüyor’diyor. Günümüzde yapılan hırsızlıklara bu hikaye ders olsa gerek. Belki de çoğunun işine gelmez. Öyle ya ‘Hırsızlık’ geçerli meslek haline geldi ya da getirildi.Yazıklar olsun.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
ÖRNEK FIKRALAR
Hikaye, masal ve fıkralarda bizler için bazı derler vardır. Onun için kimi fıkraları sizlerle paylaşmak istedim. Harun Reşit annesiyle sohbet ederken ‘Anneni’ vezir Yahya’nın çok iyi bir insan olduğunu anlatarak veziri övdü. Onun kıymetini bilmesini istedi. Harun Reşit ise annesini hiç kırmadan onu tasdik edercesine ‘Anacığım’ bende o fikirdeyim. Vezir o kadar iyi kalpli ki ikimizden birini öldürmek istese tatlı zehirle öldürür der. Akıl hastanesini teftiş eden müfettiş bahçede delilerin kendilerini çeşitli ağaçların dallarından aşağı sarktıklarını görünce olay ilgisini çekmiş ve görevliye sormuş. ‘Ne yapıyor bunlar’. Görevli cevap vermiş.’Efendim bunlar kendilerini armut zanneden hastalar’. Müfettiş biraz ileride yerde boylu boyuna yatan başka bir hasta görmüş. Tekrar sormuş. ‘Peki bunun nesi var’. Görevlinin o mu ‘Efendim o olgunlaşmış ve yere düşmüş armutlardan’ demiş. Sizce görevli akıllı mı yani. Azılı soyguncu bankaya girer içerisi kalabalık olduğu için aldığı rehinelerin birkaçını öldürmeye karar verir. Herkese adını sorar. Kadının birisi ‘ağlayarak’ adını Ayşe olduğunu söyler. Soyguncu ‘benim annemin adı da Ayşe’ seni bırakıyorum der. Ötekine sorar ‘senin adın nedir’. Titreyerek cevap verir. ‘Efendim benim adım Ali’. Ama arkadaşlar bana hep ‘Ayşe’ derler. İş soygun,vurgun, eşkiyalık olunca nice Ali’ ‘Ayşe nice Ayşe’ler Ali oluveriyor. Akıl hastanesinde koğuşları gezen başhekim bir delinin oturmuş bir şeyler yazdığını görünce merakla sormuş.’Kolay gelsin ne yapıyorsun’. Deli ‘mektup yazıyorum efendim’ demiş. Başhekim ‘Yaa öylemi kime yazıyorsun’ deyi,nce deli ‘kendime yazıyorum efendim’ demiş. Peki ne yazılı mektupta ‘diye sorunca’ deli ‘ilahi doktor siz delimisiniz nesiniz siz mektubu daha almadık ki içinde ne yazdığını bileyim!. Hırsızın biri bir bahçede ağacın tepesine çıkmış. Bütün gücüyle ağacı silkeleyip duruyor. Bunu gören bahçe sahibi koşup gelerek ‘Be adam’ diye bağırıyor. Ve ‘benim ağaca çıkmış öyle ne yapıyorsun.Allah’tan korkmuyor musu!’ demiş. Ağaçtaki adam ‘pişkin hırsız’ utanmaz yüzle cevap veriyor. ‘Neden bana bağırıyorsun.Allah’ın bahçesinde, Allah’ın bir kulu Allah’ın yarattığı meyvelerden yiyor. Getir şu ipi de hırsıza ağzının payını verelim.’ Neticede bahçe sahibi hırsızı ağaca bağlıyor. Eline aldığı sopayla vurmaya başlıyor. Hırsız bağırınca ‘ne yapıyorsun be adam, beni öldüreceksin Allah’tan kork’ diyor. Bahçe sahibi şu cevabı veriyor.’Neden bağırıp duruyorsun.Allah’ın bir kulu Allah’ın başka bir kulunu Allah’ın sopasıyla dövüyor’diyor. Günümüzde yapılan hırsızlıklara bu hikaye ders olsa gerek. Belki de çoğunun işine gelmez. Öyle ya ‘Hırsızlık’ geçerli meslek haline geldi ya da getirildi.Yazıklar olsun.