SON DAKİKA
Hava Durumu

Nereye gidiyoruz bir kere daha düşünün beyler...

Yazının Giriş Tarihi: 20.10.2017 22:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.10.2017 22:01
Sevgili okuyucularım.
Bilinçli ya da bilinçsiz, ya da inatçı bir şekilde bile bile lades dediğimizin farkında mısınız?  Dünyanın kendi kendine yeten beş ülkesinden birisiydik.  Anadolumuzda verilere göre dağları, ormanları, ovaları, yaylaları dahil tam 3500 (üç bin beş yüz)  çeşit bitki örtüsü ve çiçek mevcuttur. Bugün için geldiğimiz noktaya bir göz atalım. Buğday, arpa, pirinç, mercimek, nohut, kuru fasulye, mısır hepsi ithal edilmeye başlandı. Yanlış duymadıksa son günlerde yurttaşından saman, balya, ot ithal ediyormuşuz. Bunun yanında canlı hayvan, karkas et ve löp et ithali zaten bilinmektedir. Tohumları sorarsanız zaten ithal. Hatta ekilen buğdayın ekilen bir çeşidine İsrail diyorlar. Ben bu isme sadece kocaman bir yuhh çekerim. Peki ne oldu da bu hale geldik. Türk çiftçisi, Türk tarımı ile alakalı ilgililer hiç rapor hazırladı mı? Hazırladılarsa o raporlar devreye sokuldu mu? Milli tarım politikası adeta bir eğrelti otu gibi görüldü. Tiksindi bazı taklitçi beyler milli sözünden. Bu arada kapitalist ve emperyalist sermaye hiç boş durmadı. Devamlı hareket halinde oldu. Aralıksız sömürmeye ve devşirmeye devam ettiler.  İleriyi önünü görmeyen bakar körler türedi. Bu körler Türk köylüsünü bir celsede bitirdi. Önce zart dediler, zurt dediler gaz torbalarında tavukları öldürdüler. Böylece Türk milleti, evlatlarımız açık çekle organik yumurtadan ve organik tavuk etinden mahrum bırakıldı. Sonra seri olarak tavuk çiftlikleri kredileri verildi. Bir civciv 45 günde iki kilograma çıkacak şekilde hormonla ve GDO'lu  yemlerle beslenip milletimize yedirilmeye başlandı. Bu arada bazı bakan oğulları yumurta ithali ve GDO'lu mısır ithali ile uzun süre gündemde kaldılar. Sonra Muş, Erzurum, Trabzon, Ordu, Giresun, Gümüşhane, Bayburt yaylalarında yetişen, otlayarak gelişen, tamamı organik şekilde beslenen ve adına da kara sığır denilen hayvan üretimi dolaylı yollarla engellendi. Yok montofon, carsa, simentay, angus derken et üretimimiz de yok oldu ve hormonlu hale geldi. Yayık tereyağımız, bakraç yoğurdumuz, günlük enfes kaymaklarımız piyasadan silindi. Atılan zehirli ilaçlarla arıcılık, bal üretimi şaibeli hal aldı.  Benim argo tabirimle silikonlu tiplerin revaçta olduğu bir mekân gibi, hormonlu, GDO'lu ve silikonlu bir hayata itildik. Enerji içecekleri ismi altında 18 yaşın altındaki küçük evlatlarımızın resmen sağlığı ile oynanır hale gelindi, sularımız kirletildi. Tabii bu arada beynelmilel Yahudi firmalarının satın aldığı milli değerlerimiz (sular dahil) bunun cabası oldu. Şimdi soruyorum. Gelinen noktadan memnun musunuz, beyler? Bugün olmazsa yarın, gün gelecek. Artık bir ses, bir el, bir lider lazım. Bu gidiş yanlış durun bakalım, boşalmasın köylerimiz, her evde 10 tavuk, beş koyun, üç inek,  iki dana, üç dört tane oğlak olsun, pazarlar yine organik ürünlerle dolsun. Yeter artık uyanın diyerek, milli şahlanış ve bir kendine dönüş hareketi devreye sokulmalıdır. İnşallah gebe olan gecelerden bu kutlu doğumu bekliyor ve dua ediyoruz.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.