Kıymetli okuyucularım
Siyasi ihtiraslar, iktidar olma ve iktidarda kalma hırsı birçok konuda ülkemizi zarara uğratmıştır. Bir de bunların yanına para hırsı ve menfaatler eklenince hatalar üst üste gelmiştir. Özellikle son 40 yılda yani 1970'ten itibaren siyasetçilerimizin birçoğu rant musluğunda el yıkamayı meslek haline getirmişlerdir. Seçmenleri de değişik istismar ve taktiklerle piyon olarak kullanmışlardır. Ben 1974 yılında Ordu İmam Hatip Okulu Mezunları Dernek Başkanı olarak 34 arkadaşın dosyalarını Ankara'ya götürdüm ve buna şahit oldum. Seçim meydanlarında ki mitinglerde birbirlerine en ağır hakareti yapanların, Ulus'taki bir otelde viskilerini içerek poker oynadıklarına şahit oldum. Devlet bankalarından ucuz krediler alıp bankalara %60'la faize verenlerin siyasetçilerle nasıl dost yaşadıklarını gördüm. Sonraki yıllarda merhum Turgut Özal'ın gelişim ve değişimleri zeminsiz ve zamansız hazırlıksız olarak yapılan siyasi manevralar. Akabinde başta gümrükler olmak kaydıyla dönen sınırsız rüşvetler. Bavul ticareti denilen yöntemlerle yunus balığı gibi şişen haramzadeler. Daha sonraki yıllarda kapatılan köy okulları ve köylerden şehirlere göçün başlaması. Yüzlerce hanenin boş kalması… Neticede köylünün ürettiği doğal ürünlerin bir anda yok oluşu. Hayvancılığın ve yöresel tarımının yetersiz hale getirilmesi…
Kıymetli okuyucularım
Rahmetli Alparslan Türkeş, "Türk milletinin kalkınması köylünün kalkınmasına bağlıdır" diyerek 9 Işık Donkrini adını verdiği sistemin 7.'sini 'Köycülük' olarak belirtmiştir. Bunun için 'Cazibe Köy' projesini ve 'Tarım Kenti' projelerini geliştirmiştir. Tarım kenti olarak tespit edilen merkezlere dayalı okullar açılacak ve yeterli sayıda tarım uzmanları verilecektir. Ayrıca ebe, doktor, hemşire ve veteriner gönderilecektir. Bu arada tarım aletleri bakımları atölyesi, el sanatları kursları açılacaktır. Köylerin altyapı ihtiyaçları giderilecek ve hem üretim hem de istihdam sağlanacaktır. Elektrik istasyonları seçilen cazibe köylere kurulacaktır.
Köylü vergisini öder, vatan hizmetini yapar. Zamanında oyunu kullanır. Ancak bu insanlara verilen sözler yapılan vaatler yerine getirilmez. Böylece tarıma elverişli topraklar imara açılmaya başlandı. Hayvancılık adeta çökertildi.
Kıymetli okuyucularım
Biraz gerilere gidersek köylü pazarı, tahıl pazarı (Köy ürünleri tereyağı, bakraçlar da yoğurtlar, günlük taze süt, köy yumurtası, taze sebze ve meyveler) çoğumuzun vazgeçilmeziydi. Şimdi bunlar hayal oldu. Binlerce dönüm verimli tarım arazileri satıldı. Tek kelime ile dünüyle bugünüyle hata yapıldı. Tarım nüfusu azalsın derken, tarım ürünleri ithal eden ülke durumuna getirildik. Gönül isterdi ki yapılan hatalardan döndürsün. Atalarımızın şu sözümü unutmayalım: "Zararın neresinden dönersek orası kârdır."
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
NEREDE, NE ZAMAN, HANGİ HATALAR YAPILDI?
Siyasi ihtiraslar, iktidar olma ve iktidarda kalma hırsı birçok konuda ülkemizi zarara uğratmıştır. Bir de bunların yanına para hırsı ve menfaatler eklenince hatalar üst üste gelmiştir. Özellikle son 40 yılda yani 1970'ten itibaren siyasetçilerimizin birçoğu rant musluğunda el yıkamayı meslek haline getirmişlerdir. Seçmenleri de değişik istismar ve taktiklerle piyon olarak kullanmışlardır. Ben 1974 yılında Ordu İmam Hatip Okulu Mezunları Dernek Başkanı olarak 34 arkadaşın dosyalarını Ankara'ya götürdüm ve buna şahit oldum. Seçim meydanlarında ki mitinglerde birbirlerine en ağır hakareti yapanların, Ulus'taki bir otelde viskilerini içerek poker oynadıklarına şahit oldum. Devlet bankalarından ucuz krediler alıp bankalara %60'la faize verenlerin siyasetçilerle nasıl dost yaşadıklarını gördüm. Sonraki yıllarda merhum Turgut Özal'ın gelişim ve değişimleri zeminsiz ve zamansız hazırlıksız olarak yapılan siyasi manevralar. Akabinde başta gümrükler olmak kaydıyla dönen sınırsız rüşvetler. Bavul ticareti denilen yöntemlerle yunus balığı gibi şişen haramzadeler. Daha sonraki yıllarda kapatılan köy okulları ve köylerden şehirlere göçün başlaması. Yüzlerce hanenin boş kalması… Neticede köylünün ürettiği doğal ürünlerin bir anda yok oluşu. Hayvancılığın ve yöresel tarımının yetersiz hale getirilmesi…
Kıymetli okuyucularım
Rahmetli Alparslan Türkeş, "Türk milletinin kalkınması köylünün kalkınmasına bağlıdır" diyerek 9 Işık Donkrini adını verdiği sistemin 7.'sini 'Köycülük' olarak belirtmiştir. Bunun için 'Cazibe Köy' projesini ve 'Tarım Kenti' projelerini geliştirmiştir. Tarım kenti olarak tespit edilen merkezlere dayalı okullar açılacak ve yeterli sayıda tarım uzmanları verilecektir. Ayrıca ebe, doktor, hemşire ve veteriner gönderilecektir. Bu arada tarım aletleri bakımları atölyesi, el sanatları kursları açılacaktır. Köylerin altyapı ihtiyaçları giderilecek ve hem üretim hem de istihdam sağlanacaktır. Elektrik istasyonları seçilen cazibe köylere kurulacaktır.
Köylü vergisini öder, vatan hizmetini yapar. Zamanında oyunu kullanır. Ancak bu insanlara verilen sözler yapılan vaatler yerine getirilmez. Böylece tarıma elverişli topraklar imara açılmaya başlandı. Hayvancılık adeta çökertildi.
Kıymetli okuyucularım
Biraz gerilere gidersek köylü pazarı, tahıl pazarı (Köy ürünleri tereyağı, bakraçlar da yoğurtlar, günlük taze süt, köy yumurtası, taze sebze ve meyveler) çoğumuzun vazgeçilmeziydi. Şimdi bunlar hayal oldu. Binlerce dönüm verimli tarım arazileri satıldı. Tek kelime ile dünüyle bugünüyle hata yapıldı. Tarım nüfusu azalsın derken, tarım ürünleri ithal eden ülke durumuna getirildik. Gönül isterdi ki yapılan hatalardan döndürsün. Atalarımızın şu sözümü unutmayalım: "Zararın neresinden dönersek orası kârdır."