Kıymetli okuyucularım
Müslüman Türk Milleti'nin bağrından çıkan ve tarih boyu kazandığı zaferlerle dünyanın şeref defterine imza atan Mehmetçik hiç kimsenin siyasi malzemesi değildir ve olmamıştır. Öyle inanıyoruz ki bundan sonra da olmayacaktır. Müslüman bir milletin askeri de o askerlerden meydana gelen orduları da elbette Müslüman olacaktır. Ancak bu konu kötü niyetli ve maskeli tipler tarafından istismar edilmiştir. Elbette Türk Ordusu tarihi karakterinden dolayı muhafazakar ve milliyetçi olacaktır. Şerefli ve onurlu geçmişi bunu gerektirir. Atatürkçülüğün ne olduğunu Atatürk ilkelerinin benimsenmesi noktasında milli iradeye dayanan demokratik hukuk devleti yani, "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" ülküsünün prensip olarak benimsenmesi ve korunması lüzumludur. İşte burada nazik konular birileri tarafından devreye sokulmuştur. Tasavvuf, tarikat, dini cereyanlar, felsefe, sofilik, şıhlık ve seyitlik gibi akımlara hız vermiş ve ortam hazırlanmıştır. Maddi imkânlar da devreye girince tehlikeler başlamıştır.
Kıymetli okuyucularım
1964'lerde Konya'da Kuran kursunda okurken katıldığım bazı toplantılara üniformalı subaylar geliyordu. Zikir ve ayinlerine katılıyorlardı. Sonraki yıllarda benzeri olayları birçok yerde gördüm. Ruhlarda ki boşluklar birileri tarafından dolduruluyordu. Diğer yandan bilinçli ve tehlikeli şekilde askeri birliklere kirli sakal denilen gecikmiş tıraşla bile girmek yasaktır. Türbanlılar orduevlerine, askeri garnizonlara giremiyordu. 1978-1980 arası 12 Eylül Darbesi'ne kadar İzmir'de sayısı 124'lere ulaşan FETÖ'nün kontrolündeki dershanelere gelen onlarca subayın olduğunu bilirim. Türkiye 15 Temmuz 2016'lara nasıl geldi veya ya da getirildi iyi incelenmesi lazım. Atalarımızın söylediği şu söz her zaman geçerliliğini korumaktadır: "Su uyur düşman uyumaz" demişler. İsimler değişebilir, sloganlar ve taktikler değişebilir, hedef ve gaye değişmediyse tehlike devam ediyor demektir. Dernekmiş, vakıfmış, cemaatmiş ya da şu veya bu kuruluşmuş boş verin bunları. Kimse kimseyi aldatmasın. Ucunda para veya başka menfaatler olan yahut siyasi getirisi bulunan her çeşit girişim tehlikelidir. Unutulmaması gereken asıl mesele şudur, iktidarlar, hükümetler gelip geçicidir. Önemli olan devletin bekası, milletin bölünmez bütünlüğüdür.
Kıymetli okuyucularım
İster kişiler, ister kurumlar olsun herkesime mukaddes dinimiz İslam'ı, Kuran'ı ve Sahih Sünnet'i ışığında öğretmeliyiz. Bu kutsallarımızı istismar ederek değişik isimler altında örgütlenen odaklara nesillerimizi yem olmaktan kurtarmalıyız. 'Nazik' konular diye yanlışlara yaltakçılık yapmamalıyız.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
NAZİK KONULAR ÖYLE Mİ?
Müslüman Türk Milleti'nin bağrından çıkan ve tarih boyu kazandığı zaferlerle dünyanın şeref defterine imza atan Mehmetçik hiç kimsenin siyasi malzemesi değildir ve olmamıştır. Öyle inanıyoruz ki bundan sonra da olmayacaktır. Müslüman bir milletin askeri de o askerlerden meydana gelen orduları da elbette Müslüman olacaktır. Ancak bu konu kötü niyetli ve maskeli tipler tarafından istismar edilmiştir. Elbette Türk Ordusu tarihi karakterinden dolayı muhafazakar ve milliyetçi olacaktır. Şerefli ve onurlu geçmişi bunu gerektirir. Atatürkçülüğün ne olduğunu Atatürk ilkelerinin benimsenmesi noktasında milli iradeye dayanan demokratik hukuk devleti yani, "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" ülküsünün prensip olarak benimsenmesi ve korunması lüzumludur. İşte burada nazik konular birileri tarafından devreye sokulmuştur. Tasavvuf, tarikat, dini cereyanlar, felsefe, sofilik, şıhlık ve seyitlik gibi akımlara hız vermiş ve ortam hazırlanmıştır. Maddi imkânlar da devreye girince tehlikeler başlamıştır.
Kıymetli okuyucularım
1964'lerde Konya'da Kuran kursunda okurken katıldığım bazı toplantılara üniformalı subaylar geliyordu. Zikir ve ayinlerine katılıyorlardı. Sonraki yıllarda benzeri olayları birçok yerde gördüm. Ruhlarda ki boşluklar birileri tarafından dolduruluyordu. Diğer yandan bilinçli ve tehlikeli şekilde askeri birliklere kirli sakal denilen gecikmiş tıraşla bile girmek yasaktır. Türbanlılar orduevlerine, askeri garnizonlara giremiyordu. 1978-1980 arası 12 Eylül Darbesi'ne kadar İzmir'de sayısı 124'lere ulaşan FETÖ'nün kontrolündeki dershanelere gelen onlarca subayın olduğunu bilirim. Türkiye 15 Temmuz 2016'lara nasıl geldi veya ya da getirildi iyi incelenmesi lazım. Atalarımızın söylediği şu söz her zaman geçerliliğini korumaktadır: "Su uyur düşman uyumaz" demişler. İsimler değişebilir, sloganlar ve taktikler değişebilir, hedef ve gaye değişmediyse tehlike devam ediyor demektir. Dernekmiş, vakıfmış, cemaatmiş ya da şu veya bu kuruluşmuş boş verin bunları. Kimse kimseyi aldatmasın. Ucunda para veya başka menfaatler olan yahut siyasi getirisi bulunan her çeşit girişim tehlikelidir. Unutulmaması gereken asıl mesele şudur, iktidarlar, hükümetler gelip geçicidir. Önemli olan devletin bekası, milletin bölünmez bütünlüğüdür.
Kıymetli okuyucularım
İster kişiler, ister kurumlar olsun herkesime mukaddes dinimiz İslam'ı, Kuran'ı ve Sahih Sünnet'i ışığında öğretmeliyiz. Bu kutsallarımızı istismar ederek değişik isimler altında örgütlenen odaklara nesillerimizi yem olmaktan kurtarmalıyız. 'Nazik' konular diye yanlışlara yaltakçılık yapmamalıyız.