SON DAKİKA
Hava Durumu

MİLLİ TARIM VE MİLLİ KALKINMA

Yazının Giriş Tarihi: 28.06.2022 16:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.06.2022 16:04
Kıymetli okuyucularım.
Hangi ülke (hangi devlet) olursa olsun, kalkınmasını ve gelişmesini bizzat kendisi gerçekleştirir. Çünkü milletler arası “ekonomik” rekabet, üzülerek ifade ederim ki çok acımasızdır. Onun için hiçbir millet dostluk hülyalarına kapılarak kalkınmasını başka millet ve devletlerin yardım ve himmet ya da insafına terk etmemelidir. Bu bağlamda Türkiye çok dikkatli olmak zorundadır. Türk milleti olarak şu veya bu şekilde falan devlet dostumuz, falan ülke bize dost mantığı ile hareket etmek tam bir gaflet olur. Bu imajı uyandırmak bile kendimizi aldatmaktan ileri geçemez. Mesela bir Alman vatandaşı şu ifadeleri kullanmaktadır. “Bizler Türkleri severiz. Dost ve müttefikimizdir. Silah arkadaşlığımızda olmuştur. Ancak gelişmiş ve sanayisini tamamlamış ve güçlenmiş bir Türkiye görmek bizim için tehlikelidir. Bugün bizler için bir Pazar durumunda olan Müslüman ülkeleri Asyalı, Afrikalı, Orta Doğulu irili ufaklı devletleri hele petrol zengini olan birçok ülkeyi elimizden kolaylıkla alabilecek olan bir Türkiye istemeyiz. Tarihi ve kültürel bağları itibarı ile bu konuda Türkiye bize göre daha avantajlıdır. Yani başımıza ikinci bir Japonya belası istemeyiz.” Devamında ise “Evet dostuz ama ne yapalım ki bizler kendimizi ve ekmeğimizi düşünmek zorundayız” diyor. Demogojiye ve palavraya gerek yok.

Kıymetli okuyucularım.
Gelişmekte olan bir ülkenin kalkınması için tasarruf ve yatırım gibi temel unsurlara ihtiyacı vardır. Lüks harcamalardan kaçınma zorunluluğu vardır. İsraftan kaçınma mecburiyeti vardır. Ekonomistlere göre “Tasarruf milli gelirin tüketilmeyen kısmına verilen isimdir.” Bunun gerçekleşmesi için de milli tarıma ve milli yapılanmaya ihtiyaç vardır. Devlette ve millette yerleşmesi gereken şuur budur. Zengin ve gelişmiş ülkeler gibi lüks ve israfa girmek gelişmekte olan ülkelere felaket getirir. Ayrıca toplumu çökertir. Son yıllarda Türkiye’de ‘’Batılılaşma taklitçiliği’’ tedavisi zor yaralar açmıştır. Müslüman Türk milleti İslami tasarruf ruhunu yıkarak yerine Batı’nın bütün lüks ve israfını tatbike koyulmuştur. “İsraf haramdır” emri askıya alınmıştır. İşin en garip ve en üzücü tarafı ise bu uygulamalar muhafazakâr ve sözde dindar geçinenler tarafından devreye sokulmuştur. Kürk giyen hanım efendiler ve ipek gömlek giyen bey efendiler milli ıstıraplarımızı unutmuşlardır. Milli gelirimizi çarçur edenler bu milletin birçok değerini bitirmişlerdir. Bu itibarla Müslüman Türk milletini canından aziz bilen kadrolara ihtiyaç vardır. Takdir edersiniz ki bu işler sloganlarla demeçlerle olmaz. Uygulama esastır. Tarım alanları boş ya da imara açılırsa beton yığınları kalkınma olamaz. Ancak iflas olur.
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.