SON DAKİKA
Hava Durumu

MİLLİ DEVLET NASIL OLMALIDIR?

Yazının Giriş Tarihi: 24.11.2021 15:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.11.2021 15:01
Kıymetli okuyucularım
Milli devlet herhangi bir sınıf ve zümrenin, herhangi bir iş ve meslek erbabının, herhangi bir siyasi ve politik görüş sahiplerinin tekelinde olamaz. Çünkü o bütün toplum fertlerinin maddi ve manevi değerlerini, milli menfaatlerini adil bir şekilde koruyan, dengeleyen, savunan ve bütün vicdanlarda saygı ve itibar gören müşfik merhametli ve otorite başta olmak şartı ile zulme ve haksızlığa uğrayan herkese eşit davranmak zorundadır. İnsanlar herhangi bir yanlışlığa ve adaletsizliğe uğradıklarında yanında devleti bulmalıdır. İslam Devleti'nin ilk Halifesi Hz. Ebu Bekir seçildikten sonra yaptığı konuşmada şöyle demiştir: "Nezdimizde (yanımızda) mazlumlar, (haksızlığa uğrayanlar), haklarını alıncaya kadar çok kuvvetlidirler. Zalimler (hakka tecavüz edenler) ise mazlumların hakkını verinceye kadar çok zayıf olacaklardır" mesajını vererek devletin mazlumların yanında olması gerektiğini belirtmiştir. Görev süresince de öyle hareket etmiştir.

Kıymetli okuyucularım
Devlet mazlumdan (haksızlığa uğrayanlardan) yana olmazsa zalimlerin yaptıkları fenalıkları artar, sosyal denge bozulur, vurguncular, soyguncular, hırsızlar, yolsuzlar, ahlaksızlıklar gün geçtikçe çoğalır, sokak kavgaları ve iç huzursuzluklar baş gösterir, toplum anarşiye sürüklenmeye başlar. Dinimiz mazluma (haksızlığa uğrayana) sahip çıkılmasını emreder. Zalimlere madden ve manen zulmetme hakkı tanımaz. Haksızlığa uğrayan insanların bir araya gelip teşkilatlanmaları başka sosyal problemlerin doğmasına sebep olur. Neticede kin ve öfke artar bunları engel olmak önlerine set çekmek devletin görevidir. Milli devlet her yönüyle ve bütün uygulamalarıyla bütün sosyal dilimlere karşı eşit ve adil olmak zorundadır. Konu ile ilgili olarak rahmetli S. Ahmet Arvasi şu tespiti yapmıştır: "Müslüman Türk Milliyetçileri için, Milli devlet onun icra ettiği (yönetme gücü olan) hükümetler yasama (kanun yapma), gücü olan meclis ve yargı gücü olan mahkemeler asla bir sınıf zümrenin tekelinde ve kontrolünde olamaz. Bunlar Türk Milleti adına hareket etmek zorunda olan ve milli vicdanda yatan mukaddes ölçülere bağlı milli müesseselerdir" demektedir. Bakınız Türk İslam Ülküsü Sayfa 162.

Kıymetli okuyucularım
Hem geçmişte hem de Cumhuriyet döneminde 1938'den sonra günümüz dahil devlet yönetimi ve onun güçleri zaman zaman bazı sınıf ve zümrelerin tek eline geçmiştir. 15 Temmuz 2016 tarihi bunun açık örneğidir. Üzülerek ifade edelim ki imtiyaz sahibi olan kapitalistler, yaptırım gücü olan siyasetçiler oluşturdukları ortamdan istifade etmişlerdir. Halbuki hükümetler gelip geçicidir. Doğru olan milli devlet şuurdur. Bunun dışında başka yollar arama gafletine düşenler yanlış yolda olan gafillerdir. Şahsi ihtiraslar tehlikelidir.
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.