SON DAKİKA
Hava Durumu

MEZHEPLERİN DOĞUŞU DİNİ FETVALAR VE BİZ HOCALAR

Yazının Giriş Tarihi: 04.04.2021 18:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.04.2021 18:01
Mezhep, ilim adamlarının Kuran ve Sünnet’ten anladıkları ve ortaya koydukları görüş ve anlayışların sistemleştiği yoldur. Dini hükümlerin anlama ve yorumlanması noktasında farklı görüşlerin, farklı anlayışların ortaya çıkması, mezheplerin doğuşuna sebep olmuştur. Şanlı Peygamberimiz (s.a.v)’den en az 90 yıl sonra ilk defa İmam-ı Azam tarafından Hanefi Mezhebi ortaya çıkmıştır. Daha sonra Şafi- Maliki ve Hambeli Mezhepleri kurulmuştur. Bunların haricinde Caferi Mezhebi de vardır.
Mezhep imamı (kurucusu) olarak tanınmayan birçok ilim adamı da vardır. Bunların görüşleri ekol olarak yerleşmemiştir. Burada son dönemlerde gündeme gelen ve özellikle Suudi Arabistan’da öne çıkan Arap Alemi’nde baş gösteren Vahhabilik Hareketi, dini hüvviyet arz ettiği gibi, siyasi ve sosyal açıdan da gündemdedir. Başta Hicaz Belgesi olmak kaydı ile Irak, Suriye, Mısır ve Filistin’de bir hayli tarafları vardır. Bu bağlamda Vahhabilik Hareketi Hambeli Mezhebi’ne yakın görüldüğü için Suudi Arabistan’da resmi mezhep konumundadır. Aslında Hambeli Mezhebi teknik anlamda bir fıkıh mezhebi değil bir nevi hadis ekolüdür. Caferilerin, Sünni Mezhepler dışında tutulması siyasi bir ekol olan Şia’nın görüşlerini benimsemesindendir. Şia’nın kolları vardır. Zeydiyye – Caferiyye - İmamiyye bunlardandır. Dinimizde mezhebe bağlılık şartı yoktur. Taklid, telfik ve mezhebe bağlılık ayrıca ictihad konuları hem entellektüel hem de avami boyutta tartışılmıştır. Mezheplerin ortaya çıkışları, mezheplerin istikrar kazanması (mezhep anlayışının toplumda yer etmesi) mezheplerin belirli bölgelerde yayılması ve tutulmuş olması daha çok Emeviler Devri’nde başlamıştır. Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlı dönemlerinde devam etmiştir.
Ortaya çıkan hukuki meseleler, yargı sorunları, fıkhi ve ameli (ibadetlerle) ilgili mevzulara cevap aranmıştır. Mezhebe bağlılık hususu ele alınırken, yeterli derecede bilgisi olmayanların, bilen konuya vakıf olan birine sorması gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu kolay olanı zor olmayanı tercih etmektir. Elbette dini hayat şahıslara göre keyfiliğe dönüştürülmemelidir. Dini emirlere karşı hile yollarına başvurulmamalıdır. Helal ve haramlara dikkat edilmelidir. Adamına göre fetvalar verilmemelidir. Birisinin verdiği fetvayı diğeri yalanlamamalıdır. Çıkar ve menfaatlere göre fetva verilemez. Rahmetli bir hocamızın tabiriyle, “Size ne oğlum? Siz ne karışıyorsun. Ben kafama (şeyime) göre bir hoca bulmuşum. İstediğimi yaparım” anlayışı yanlıştır ve çirkindir. Son zamanlarda bazı medyatik hocaların çelişkili fetvaları bu bağlamda manidardır.
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.