SON DAKİKA
Hava Durumu

Mesulsünüz mesul, ellerimiz yakalarınızda...

Yazının Giriş Tarihi: 02.10.2017 21:44
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.10.2017 21:44
Sevgili okuyucularım.
Her riski kabul ederek sormak istiyorum ve diyorum ki: "Ey mazlumların gözyaşlarını görmeyenler, ey ağlayan yetimlerin feryadı figanını duymayanlar, ey çaresizlerin ve savunmasızların ıstıraplarını hissetmeyenler, ey kebapçızadeler, ey israf makineleri, tüketici muslukları, sizlere seslenmek istiyorum. Yetmedi mi cinsel tacize uğrayan bebeler, yetmedi mi tecavüzden sonra vahşice katledilenler, yetmedi mi boğazı kesilen kadınlar ve yetmedi mi şehit edilen Mehmetlerimiz. Ailelerimiz, emniyet mensuplarımız, kötü değil mi yakılanlar, sönen ocaklar, kolları kesilen nineler daha ne diye bekliyorsunuz?
Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de Bakara Suresi'nin 178, 179, 194'üncü ayetlerinde, Furkan Suresi'nin 67 ve 69'uncu ayetlerinde Yüce Rabbimiz kısastan bahsetmekte  ve kısası emretmektedir. Bütün Müslümanlar bilirler ki, Kur'an’ın bir sözünü, bir ayetini inkar etmek küfürdür, yani sahibini kafir yapar. Ancak inkar etmez de, "Allah’ın emri doğrudur, ama ben, ya da biz uyamıyoruz" derlerse onlar da kesin olarak kebâir (yani büyük) günah işlemiş olurlar ki, onun da sonu Allah korusun ateştir, cehennemdir.
Hadisi şeriflere bakarsak, konuyla alakalı onlarca Allah Resulü'nün emir ve teşvikleri vardır. Kıyas ve icma itibariyle ise açık ifadelerle kısasın farziyetinden bahsedilir. "Haksız yere akıtılan bir damla kandan kainat titrer" buyuran bir dinin bu tavsiyelerini görmezlikten gelmek neyle izah edilir bilemiyorum. İslam tarihindeki uygulamalar dikkate alınırsa, bugünün mesul kişilerinin gaflet ve delaletinden başka bir sebep bulmak mümkün değildir. Türkiye'de şiddetle idama karşı çıkanların, kısası çağ dışı ve dogmatik yasa olarak kabul edenlerin bir yakınları, kahpe bir cinayete kurban gittiği zaman, yakınlarının olay yerlerine gelip, "kanına kan istiyoruz" diye bağırdıklarını ve çağırdıklarını biliyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımız, "İdam teklifi önüme gelirse, aynı gün imzalarım" buyuruyor. Tabii vatandaş olarak şu soru aklımıza gelmiyor desek yalan söylemiş oluruz. Bir tezkere mevzuunda tavsiye kararı olarak söylenilen ve emredilen konular kadar bu kısas konusu önem arz etmiyor mu? Bir tavsiye kararı da bu konuda yapılamaz mı diye merak ediyorum.
Bu arada TBMM'de birçok hukukçu, ilahiyatçı ve ilim adamlarımız var. Bu işin manevi mesuliyetinden nasıl kurtuluruz diye düşünüyorlar mı? Çok geç kalındı, çok canlar yandı, hâlâ da yanıyor.
Ben uzun süre İzmir, Buca Cezaevi'nde din ve ahlak derslerine girdim. Bu makaleye sığdıramam ama, o katillerin fikri şudur: "Yahu hoca, burada pilav, bulgur, haşlama, meyve hepsi var. Bir tek karı yok. O ihtiyacı da anlarsın ya, başka türlü gidermeye çalışıyoruz. Yani hayat devam ediyor."
İşte bakış bu, görüş budur. Çağdaş yobazlar ve yobaz hukukçular kabul etmese bile kısas Allah’ın emridir ve farzdır. Birileri Allah’tan daha iyisini bilemez haşa...
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.