Sevgili okuyucularım.
Sözde medeni, özde vahşi bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlığa medeniyet diye sunulan gökdelenler, lüks arabalar, kıvrak danslar, illüzyonist budalalıklar, fahiş israflar, belli bir azınlık grubunun sınırsız tüketimleri ve paralı köleliklerin neresi medeni diye sormak lazım. Soranlara da medeni geçinen lordlar tarafından niçin sordun diye hesaba çekilmesi de işin ayrı bir tarafıdır. Bugün dünya insanlığının ve bütün canlıların muhtaç olduğu İSLAM dininin öğretilerine o kadar ihtiyaç var ki, mutlaka ele alınması lazım. Yollar asfaltsız olabilir. Sokaklar ışıksız kalabilir. Evler tek katlı olabilir. Ama kapılar kilitlenmeden, kepenkler indirilmeden, korumalar olmadan sokaklara çıkmak, emin olarak yaşamak sadece İslam medeniyetine mahsustur. Asrı saadet bunun en açık örneğidir. Daha doğrusu Müslüman adam modeline, Müslüman adam idarecilerine ve Müslüman adam denilebilecek devlet ricaline ihtiyaç vardır. Ömer b. Abdülaziz’in ve Selahaddin Eyyam binin hayat tarzları bunların ispatlarıdır.
Neresi medeni şu yaşadığımız dünyada gördüklerimiz ve duyduklarımız? Neresi medeni gaz lambaları ve konvansiyonel silah tüccarlarının insanlığa kurduğu pusular? Neresi medeni süper güç denilen bir takım devletlerin, önce karıştır, sonra barıştır planını kullanarak öldürülen ve öldürttürülen insanlar. Satılan hatta parasız verilen terör örgütlerinin ellerindeki kan kusan silahlar, bunların akıttığı gözyaşları. Teşvik edilen mezhep kavgaları, inanç tüccarlıkları. Sömürülen yer altı, yer üstü madenlerinin asıl sahipleri. Özellikle piyasada kobay olarak kullanılan Müslüman  bozuntuları ve terör odakları. İşte yaşadığımız asrın MASKELİ VİCDANINA TÜKÜRMEKTEN başka elimizden ne gelir. Kesilen ve tecavüze uğrayan çocuklar, öldürülen yaşlı nineler ve amcalar. Rantlara açılan yeşil alanlar, kirletilen sular ve kirletilen insanlık. Yenilen rüşvetler, aldatılan insanlar ve kararan vicdanlar. Maskara mahlûk bile demekten insan utanıyor. Bırakın maskara mahlûku, bu tam bir ahlaksızlık, tam bir namussuzluk ve tam bir şerefsizlik.
Bütün bunların başını çeken birinci sırada Amerika olmalı kaydı ile medeni denilen batılı ve Avrupalı ülkeler. Bir de onlara özenen şahsiyetsiz tipler. Bu yazımı yazarken bile bir televizyon kanalında açık açık Ebru Şallı'nın yaşadığı gayrimeşru ilişkilerden bahsediyordu. Tarihi sorarsanız 23 Ekim Pazartesi saat 17.15 ekranlarda bu rezilleri sanatçı diye lanse edenler ve onları alkışlayan eller utanmalıdır. Yuh olsun böyle medeniyete ve medeniyetçilere...