Yaşadığımız yüzyılda “İnsanlık mağlup olmuştur. Zulüm ve ‘Emperyalizm’ galip gelmiştir. Çağdaş laiklik ve sömürü prim yapmıştır. İki ayaklı acımasız ve zalim tipler söz sahibi olmuşlardır.” Kozmopolitik bir dünya kurmanın ve o dünyada istedikleri gibi at oynatmanın peşinde olanlar bu çirkin ve çürük oluşumun hamileri olmuşlardır. Eğitiminden, iktisadi ve ekonomik hayatından alımda bütün şubelerine bakın. Tam bir fiyasko ile karşılaşırsınız. Mesela dünyayı tehdit eden “Koronavirüsü”  ile ilgili yaşadıklarımız ve gördüklerimiz, insanlığın acınacak halini ortaya dökmüş ve sergilemiştir. Ahiret imanın sabır ve metanetin önemi ortaya çıkmıştır. Rabbimiz Asr Suresi’nde “ Yemin olsun ki asra insanlar mutlak manada hüsran ve delalet içindedirler. Ancak iman edipte onun gereği olan salih ameller işleyenlerde, yani ve güzel işler yapanlarda hakkı ve sabrı tavsiye edenler bu hüsran ve delaletten kurtulanlardır” buyurmuştur. Buradaki hüsran ifadesi  “ziyan ve zarardadırlar” anlamındadır. Asrın anlamı ise şu manalara gelmektedir.  a) Gündüz ve gece özellikle öğleden sonra güneşin kızarmasına kadar olan ikindi vaktidir. Onun için İkindi Namazı’nın adı da Asr’dır. Gündüz ve geceye sabah ile akşam da aynı ifade kullanılır.  b) Seksen veya yüz senelik bir zaman dilimine de Asr denilmektedir.  c) Şanlı peygamberimizin (s.a.v.) ahir zaman nebisi olması sebebiyle ‘’ Asr-ı Muhammedi’’ ifadesi de zamanını işaret eder. Yani “Asr” muhtelif manalara gelen müşterek bir sözdür. Burada dikkat edilmesi gereken önemli husus şudur;  zaman mutlak ve izafi olarak iki kısımdır. Tatlı veya acı, karlı veya zararlı her türlü hareket ve her türlü hadisler gelir. Devletler, milletler, nimetler, felaketler o zaman da zuhur eder. Onda büyür onda küçülür. Onda başlar onda son bulur ve onda kalır. Çünkü zaman denilen, asır denilen şey birçok olaylara gebedir. Elmalılı Hamdi Yazar “Hak Dini Kuran Dili” isimli tefsirinin 9. cildinin 6066 ve 6074’üncü sayfalarında Asr Suresi’nin tefsir ve izahını yaparken devirler, yıllar, aylar, haftalar, günler, gündüzler ve geceler hatta saatlerin, dakika ve saniyelerin taksimi olduğunu anlatır. Bu bağlamda geçmiş ve gelecekte işler hüküm olunurken şu ifadeyi kullanır; “Zaman öyle görünüyor ki bir gemi gibidir. Bizimle ölüme doğru gidiyor, fakat onun hareketini göremiyoruz.” Geçmiş bir manzara gelecek bir yokluk, bir hayal işte bünyenin vücudun durumu böyledir. Şuuru oynatmamak için ahirete iman mecburidir.